Powered By Blogger

29 Ocak 2011 Cumartesi

Trolololo’nun Anlamı

İnternet Mahir’i anımsar mısınız? 1999′da, Geocities’in ücretsiz sunucusunda oluşturduğu web sayfası ile büyük ilgi uyandırmıştı. Siteye girenleri kocaman puntolarla “I KISS YOU!!!!!!” diye bir mesajla karşılıyordu. Mahir aslında Türkiye’de, Dünya’da olduğu kadar ilgi görmedi; ama insanların, belli ki eğlenerek birbirleriyle paylaştığı kişisel web sitesi çok yüksek ziyaret değerlerini yakaladı. Wired gibi dergilere röportaj verdi; bu  işten milyonlar kazandı.
Ahtapot şarkısını? Gaziantep’te “Ahtapot” adında bir giyim mağazası “bir pantalon bir de kot / ahtapot ahtapot” gibi sözleri olan bir jingle hazırlamış, bunu da web sitesinde kullanmıştı. Birkaç hafta içinde artan ziyaret değerleri yüzünden site erişilemez hale gelmişti.
Bir ara Erzurumlu bir vatandaşımızın otomobil servisinin çağrı merkezindeki müşteri temsilcilerine savurduğu küfürlerin kayıtları  dolaşıma girdi. “Uçan Adam” hala popüler… Sadece bu tür içeriği yakalamaya ya da yaratmaya odaklanan siteler var. İnternet’teki çoklu paylaşım manyaklığını fark eden pazarlama uzmanları bu işe mükemmel bir isim koydu: “Viral Pazarlama” Hatta, “Sütü Seven Kamyoncu” klibiyle üne kavuşan gençler, yakın bir dönemde “GittiGidiyor.com” için benzer bir klip hazırladı.
Şimdi de, Anglo-Amerikan kitlenin “Trololo Guy” adını verdiği bir adamcağızın şarkısı dolaşımda: http://www.trolololololololo.com/ adresinde izleyebileceğiniz bu klip aslında Edward Anatolevich Hill adında eski bir Sovyet şarkıcıya ait. Aslında sesi de yorumu da kötü değil; ama o artık sadece “Trololo Guy”
İnternet’te içeriğin herkesin erişimine açık olması böyle bir sonucu beraberinde getiriyor:  Sadece tuhaf ya da şöyle böyle komik bir şey zincirleme kelebek etkisiyle milyonlarca insana yayılıyor. Video’ların paylaşıma girmesi örnekleri daha da çoğalttı.
Kültür eleştirmenleri için böyle bir olguda incelemeye değer bir malzeme olduğunu sanıyorum; çünkü olağan koşullarda çok sayıda insanın paylaştığı bir şeyle ilgili ortak bir beğeninin oluşması gerekir. Örneğin Candan Erçetin’in bir şarkısının  ya da Allah saklasın Şahan Gökebakar’ın bir video’sunun dolaşıma girmesi şaşırtıcı olmaz; “demek insanlar bu şarkıyı sevmiş ya da bu  komedyene gülüyor” der geçeriz. Mahir’in sitesi ya da Ahtapot şarkısında ise bir bağlam karmaşası var. “I KISS YOU!!!!” diyen Mahir’in sitesine giren ABD’li vatandaş aslında bir “freak” görüyor; ya da tam olarak ne gördüğünü bilemiyoruz. Ahtapot mağazasından alışveriş eden vatandaş belki de beynine beynine vuran o şarkıya hiç aldırış etmiyor, dikkatini bile çekmiyor. Ama İnternet üstünden paylaşıma girerek bize ulaştığında uzaydan gönderilmiş bir mesaj kadar tuhaflaşıyor. Yani aslında bu çeşit komik ya da abartılı insanlık durumlarına mesafe koymanın keyfini çıkarıyoruz.
Pekiyi böyle saçmasapan şeylerden  keyif almamızın nedeni ne?
Biraz abartıp şöyle düşünmek istiyorum: Gösteri toplumu idam ve işkencelerin halka açık olarak gerçekleştirildiği çağlarda doğmuş değil midir? Kurbanın kollarının bacaklarının ayrılmasının, kafasının kopmasının ya da canhıraş çığlıklarının seyirlik  malzeme olduğu o çağlar uygarlığımızın bilinçaltındadır. Daha da geriye gidecek olursak Roma İmparatorluğu’nun akıl almaz gladyatör savaşları ve aslanlara insanları yem etme eğlencesini bulacağız. Ortaçağ teröründe ahlaksal bir mesaj vardı: “Akıllı ol, başını gövden ayırırım!” şeklinde. Roma’da ise işkence hobi gibi bir şeydi.
Hıristiyan kültürün merkezinde işkenceye uğramış bir adam vardır. Bir kurban… Önce aşağılanmış, daha sonra korkunç şekilde öldürülmüştür.
Eğlence, bana kalırsa bu “kurban” modelinden doğuyor. Aslında eğlendiğimiz her şeyde başka bir insanı kurban sahnesine çıkarıyoruz. İsa’nın imgesiyle Rock’n Roll yıldızlarının imgesi o yüzden birbirine yakın… İnternet’in bu tür içerikleri ise bize, haftasonları, egzotik ülkelerden getirilen derisi ayrı renkte kölelerin kapışmasını izleyen plebyenlerin keyfini yaşatıyor. Geçmişte insan gövdelerini kesip biçerek kazandığımız şeyi, artık anlamsal bağlamı parçalayıp düzenini bozarak elde ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder