Powered By Blogger

7 Şubat 2011 Pazartesi

Franz Kafka

Franz Kafka


Franz Kafka
Kafka1906.jpg
Yazarın 1906'da çekilmiş fotoğrafı
Doğum 3 Temmuz 1883
Prag, Avusturya-Macaristan, (şimdi Çek Cumhuriyeti)
Ölüm 3 Haziran 1924
Viyana, Avusturya



Franz Kafka (3 Temmuz 1883’de Prag’da doğdu; 3 Haziran 1924’de Kierling’de öldü) Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka’nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.
Kafka’nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka’nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.



Hayatı [değiştir]

Franz Kafka’nın babası Hermann Kafka (1852–1931) ve annesi Julie Kafka (1856–1934) Yahudi soylu bir aileden gelmektedir. Hermann Kafka henüz çocukken, tüccar olan babasının mallarını çevredeki köylere dağıttı. Bunun neticesinde finansal olarak sıkıntıya düşerek seyahat temsilcisi olarak çalıştı ve daha sonraları ise Prag’da kendi bujiteri dükkânını açtı. Julie Kafka varlıklı bir ailenin çocuğuydu, kocasına göre daha eğitimli biriydi ve günlük bazen on iki saate kadar çalıştığı, ayaklarına kocasının işinde önemli ölçüde söz sahibiydi.
Henüz küçük yaşlarda ölen Georg ve Heinrich adında iki erkek kardeşin yanı sıra, Kafka’nın üç kız kardeşi vardı. Kız kardeşleri daha sonra sürgüne gönderildi ve muhtemelen izlerinin kaybolduğu toplama kamplarında ya da gettolarda hayatlarını kaybettiler. Bunlar, Gabrielle, Elli diye çağırılan kız kardeşi (1889–1941?), Valerie, Valli diye çağırılan (1890–1942?) ve Ottilie, „Ottla“ Kafka (1892–1943?), en küçük kardeş.
Kafka, Prag halkının yüzde onluk bir bölümünü oluşturan ve ana dilleri Almanca olan kesimin içindeydi. Ayrıca Kafka anne ve babası gibi Çekçe’ye de son derece hâkimdi.
Kafka’nın edebiyatı büyük ölçüde babasıyla olan ilişkileriyle şekillenirken, annesi daha geri planda kalmışsa da; Kafka’nın figürlerinde annesinin birçok akrabasının yer aldığı görülür.

Çocukluğu, gençliği, eğitimi ve mesleki yaşamı [değiştir]

Lise eğitimini 1901 yılında başarıyla tamamladıktan sonra Kafka, annesi ve babası tarafından Norderney ve Helgoland’a birer seyahatle ödüllendirildi. Kafka daha sonraları da despot babasının isteği gibi bir yaşam sürdürdü. Bu onun kaderiydi ve bu kader onun birçok eserine de yansıdı. Kendi kararlarını verebildiği bir yaşamdan sonra, dışarıya olan yönelimi „Dönüşüm“ eserinde olduğu gibi diğer eserlerine de açıkça yansımıştır.
Franz Kafka 1901’den 1906’ya kadar Prag’daki Karl-Ferdinand Üniversitesinde öğrenim gördü; oradan mezun olduktan sonra kimya ile ilgilendi, fakat kısa bir süre sonra hukuk alanında ilerlemeye karar verdi. Daha sonra bir yarıyıl Alman filolojisi ve sanat tarihiyle ilgilendi, bu arada Münih’teki hukuk eğitimine de devam etti. Beş yıllık hukuk eğitiminden sonra Albert Weber’in yanında ücretsiz hukuk stajı yapma şansını buldu ve ceza hukuku alanında ilerleme kararı aldı.
Franz Kafka 1907’de o dönemde çok ünlü olan “Assicurazioni Generali” adlı İtalyan bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. Franz Kafka’nın Prag’da edebiyat çevresine girmesini sağlayacak olan Max Brod ile bu yıllarda dostluk kurmaya başlamıştır Kafka. Zaten eserlerini de yakılmak üzere bırakacağı kişi de Max Brod’dan başkası değildir.
Bu dönemde Franz Kafka, aynı zamanda Felix Qeltsch, Oskar Baum, Gustav Janouch ve Franz Werfel gibi önemli edebiyatçılar ile tanıştı. 1908 -1912 yılları arasında siyasal ve toplumsal olaylara ilgi duymaya başlamıştı hatta önemli Çek siyaset adamlarının toplantılarına katılmaya başlamıştı. Yahudilikle ilgilenip İbranice öğrenmeye de bu dönemde yöneldi. Max Brod ile Riva, Paris, Weimar ve İtalya’ ya geziler yaptı.

Nesil çatışması, baba-oğul ilişkileri [değiştir]

Kafka kötü bir çocukluk dönemi geçirdi, özellikle de babasıyla hiç anlaşamadı; babasının Kafka’nın üzerinde sürekli bir baskısı söz konusuydu, bu durum çocukluk yıllarından öğrenim hayatına kadar devam etti.
Kafka’nın annesi ise babasının değer yargılarını ve düşüncelerini kabullenmişti, zaten bu yargıları değiştirebilecek güce de sahip değildi. Kafka gençken, babasından kesinlikle korkmuyordu, fakat babasına her zaman mesafeli yaklaşıyordu ve ona karşı içinde nefretten başka bir duygu beslemiyordu.
Kafka’nın birçok eserinde baba, ailenin reisi, her şeye gücü yeten ve baskıcı biri olarak tasvir edilmiştir; tıpkı “Dönüşüm” eserinde olduğu gibi. Bu eserde Gregor (hikâyenin kahramanı aynı zamanda hikâyedeki oğul) bir böcektir ve işe yaramayan biridir, hikâye Gregor’un ölümüyle ailenin rahat bir nefes aldığı konu edinilmiştir. Babasının karşı konulmaz gücünün Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı, Kafka’nın en önemli hikâyelerinden biri olan “Hüküm” ü (Yargı) yazmasına sebep olmuştur.
Kafka,“Baba’ya Mektup” eserindeki mektupları ne babasına göndermek ne de yayımlatmak istemiştir; bu mektupları sadece babasının üzerinde her zaman baskısı olduğunu göstermek için yazmıştır. Muhtemelen babasının Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı onun kendi kendini eleştirmesine sebep olmuştur ve Kafka kendinden nefret eden biri haline gelmiştir. Şüphesiz bu derin özeleştirinin Kafka’nın yaşamına ve eserlerine yansımıştır.

Arkadaş çevresi [değiştir]

Kafka’nın Prag’da oldukça geniş bir arkadaş çevresi vardı, üniversitenin ilk yıllarında hemen hemen aynı yaşlarda olduğu sıkı bir arkadaş çevresi edindi.
Kafka’nın hayatındaki en önemli kişi şüphesiz Max Brod’du. Max Brod da tıpkı Kafka gibi hukuk okudu, daha sonra filozof olan Felix Weltsch ve yazar Oskar Baum ile arkadaş oldu.
Brod, Kafka’nın edebiyat için ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Brod’un aracılığıyla Kafka, henüz yeni kurulmuş olan Rowohlt basımeviyle iletişime geçtiler ve Kafka’nın ilk kitabı basılmış oldu (Gözlem,1912).
Kafka’nın gelip geçici arkadaşları içinde Jizchak Löwy’nin şüphesiz ayrı bir yeri vardır. Kendisi, Varşovalı Ortodoks bir aileden gelen önemli tiyatroculardandır, gerek sanata olan ilgisiyle, gerekse kişiliğiyle Kafka’ ya örnek olmuştur.
Kafka’nın biyografisini incelersek, onun hiç de sosyal bakımdan toplumdan kopmadığını görürüz, fakat ruhsal bakımdan tamamen farklı bir kişiliktir. Kafka’nın eserlerini bilen birinin elinden onun kullandığı kelimelerin altında yatan, asıl anlatmak istediği ifadeyi takdir etmekten başka bir şey gelmez. Aile içerinde ise Kafka’ya en yakın olan kişi en küçük kız kardeşi Ottla’dır.

İlişkileri [değiştir]

Kafka’nın kadınlarla olan ilişkilerine baktığımızda en önemli noktada, Kafka’nın aşkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar durmaktadır. Felice Bauer, Kafka’nın 13 Ağustos 1912’de Max Brod’un evinde tanıştığı, Berlin’li bir memurdur.
1920 yılında ise Kafka, Milena Jesenka ile mektuplaşmaya başlar. Milena Kafka’nın Almanca yazdığı eserleri Çek diline çevirmek istemiştir. Milena Kafka’dan 12 yaş küçüktür ve evlidir. Birlikte olmalarının imkânsız olduğunu biliyorlardı, buna rağmen uzun yıllar boyunca aralarındaki mektuplaşma devam ettiler. Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektuplar da tıpkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar gibi Türkçeye çevrilmiştir. Kafka’nın son ilişkisi ise, ölmeden birkaç ay önce isminin anıldığı Dora Diamant adındaki bir çocuk bakıcısıydı.
Kafka mektuplarda aşkın gerçekliğine olan şüphelerini, korkularını dile getirmiş, duygularını tüm çıplaklığıyla kaleme almıştır, bu bakımdan mektuplar edebi açıdan son derece önemlidir.

Yargı [değiştir]

Kafka, “Yargı” adlı eserini 1912 yılında 22 Eylülü 23 Eylüle bağlayan gece sadece sekiz saatte kaleme almayı başarmıştır. Bu eserle birlikte Kafka edebiyat dünyasında konu ve stil bakımından özünü bulmuştur. Kafka yazmanın yaşama hissini kuvvetlendirdiğini ve eserin defalarca okunduğunda bile, hem okuyucuların hem de Kafka’nın üzerinde aynı etkiyi verebilmesi gerektiğini söyler.
Yargı, Kafka’nın 1912 yılında yazdığı hikâyesidir. Bu hikâyede betimlemeye çalıştığı kişi kendisidir. Daha sonra yazdığı hikâyesindeki böcek metamorfoz'unda betimlediği kişi yine kendisi olmuştur. Hikâyedeki genç ve başarılı tüccar bir türlü babası tarafından fark edilememiştir.
Hikâye bir tüccarın oğlu olan Georg Bendemann’ın yaşamını konu alır. Georg aşıktır ve Petersburg’daki onun için son derece önemli olan arkadaşıyla yazışmaktadır. Bu arkadaşlığı devam ettirmek için kendi yaşamındaki birçok başarıdan mektubunda bahsetmemiştir. Uzun süre düşünüp taşındıktan sonra Georg sevgilisine onunla evlenmek istediğini belirtir. Georg mektuplarla babasına gider; fakat babası bu duruma olumlu bakmaz. Onun bu dönemde evliliği düşünmek yerine ticaretle daha sıkı ilgilenmesini gerektiğini söyler. Bunun üzerine Georg her şeyi geride bırakıp evi terk eder, kendi yolunu çizmeye karar verir.
“Yargı” eseriyle Kafka, ilk uzun soluklu yaratıcılığını ortaya koymuştur; ikinci eseri yaklaşık iki sene sonra kaleme alınabilmiştir. Bu gecikmenin sebebi olarak da Kafka’nın sanatsal başarısıyla bile üstesinden gelemeyeceği bir problem ortaya çıkması gösterilebilir, bu problem gittikçe büyümüştür ve sonuç olarak Kafka yarım yıl boyunca edebi açıdan üretken olamadığı bir dönem yaşamış, kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdürebilmek için gerekli olan parayı kazanamamıştır. Fakat işi ile ilgili yaşadığı problemler, Kafka’nın yaratıcılığını hiç de olumsuz yönde etkilememiştir, hatta Kafka bu zor dönemlerde yaratıcılığının en üst seviyelerine çıkmıştır.
(1. Dünya Savaşı’nın patlak verdiği yılın ikinci yarısını bu döneme örnek verebiliriz.) Kafka bütün bunları planlı bir şekilde çalışarak başarmıştır, kendi stratejisine göre Kafka; sabahları büroda çalışıyor, öğlenleri uyuyor, geceleri yazmaya devam ediyordu.
Kafka “Yargı” eserini tamamladıktan sonra, Kafka’nın yaşamında bir takım değişiklikler meydana geldi. Kafka’nın kendini tamamen yazmaya adaması aynı zamanda yaşamından birçok şeyi feda etmesi anlamına geliyordu. Zamanla bu tarzıyla kendini günlüklerinde ve mektuplarında ağırlıklı olarak maddiyata verdi.

Hastalığı ve ölümü [değiştir]

1917 yılının ağustos ayında bir gece Kafka’nın ağzından kan gelir, o yıllarda tedavisi mümkün olmayan akciğer kanseri teşhisi konulur Kafka’ya. Hastalık iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlar ve 1918’in sonbaharında İspanyol gribine yakalanır, haftalarca ağrı çeker. Daha sonraları ise tüm tedavilere rağmen, Kafka’nın sağlığı yıllar ilerledikçe kötüleşir. Kafka 1923–1924 yılları arasında Berlin’de bulunuyordu ve bu yıllarda kanser iyice ilerlemiş durumdaydı; gırtlağına kadar ilerleyen kanser yüzünden Kafka artık konuşma yetisini de kaybetmişti. Yemek yerken ya da bir şeyler içerken dayanılmaz acılar çekiyordu. 1924 yılının nisan ayında Wienerwald Sanatoryumunda, aynı zamanda aile dostları ve akciğer hastalıkları tedavisinde de uzman olan Dr. Hugo Kraus tarafından, Kafka’ya gırtlak kanseri teşhisi konuldu; sebebi olarak da tedaviye geç kalındığı belirtildi.
Muayeneler sonucunda, Kafka’nın durumunun son derece kötü olmasından dolayı cerrahi bir müdahale yapılamayacağı sonucuna varıldı. Kafka Kierling Sanatoryumu’na taşındı ve 3 Haziran 1924 yılında Klosterneuburg’da, 40 yaşında hayata gözlerini yumdu. Resmi ölüm sebebi olarak da kalp yetmezliği teşhisi konuldu.

Kafka’nın uyruğu hakkında [değiştir]

Kafka ilk olarak çok milletli Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda yaşadı ve 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Çekoslovakya’ da yaşadı. O dönemlerde Almanca farklı ülkelerde (Avusturya, İsviçre’nin bir bölümünde, Güney Tirol) konuşuluyordu. Kafka kendisini bir mektubunda, ana dili Almanca olan biri olarak tanımlamıştır. (“Almanca benim anadilim, fakat Çekçe kalbimde yatıyor“)
Prag’da Almanca konuşan halk ki yaklaşık halkın yaklaşık yüzde sekizini oluşturuyor, kendilerini “Prag Almancası“ olarak tanımladığı bir çemberin içerisinde yaşıyordu. Bu durum Kafka için de geçerliydi, Kafka bir mektubunda „ Hiçbir zaman Alman halkı arasında yaşamadım“ demiştir. Daha sonra ise çoğunluğunu Çek halkının oluşturduğu, Almanca konuşanlardan izole edilmiş bir ortamda yaşadı. —hassas yaradılışından dolayı Almanca konuşan azınlıktan uzaklaştı.(Bütün bunların yanı sıra o Yahudi azınlığa mensuptu.) Okullarda da o dönemde Çekçe ve Almanca konuşan Praglılar arasında büyük bir çekişme söz konusuydu. Kafka’nın eserlerine baktığımızda ise 1. Dünya Savaşı döneminde ne Almanya’nın politik konularından ne de Avusturya milliyetçiliğinden bahsetmediğini görürüz

Etkileri (edebiyat, felsefe ve sinema) [değiştir]

Nabokov’a göre Kafka, edebi açıdan en fazla Flaubert’dan etkilenmiştir. “Özellikle Kafka’nın hukuk ve doğa bilimleri için kullandığı kavramları almış, onlara kuşkusuz ironik bir doğruluk yüklemiş, bunu yaparken kendi kişisel duygularını katmamıştır, aynı stile Flaubet’in eserlerinde de rastlanmaktadır“. (Nabokov, Die Kunst des Lesens, Fischer TB, S. 320).
Kafka lise yıllarından itibaren yoğun bir şekilde Friedrich Nietzche ile ilgilenmiştir. Özellikle de Nietzsche’nin “Also sprach Zarathustra” (Böyle Buyurdu Zerdüşt) eseri Kafka’yı büyülemiştir. Kafka kendine yaşam paraleli olarak filozof Kiergaard’ı görmektedir. Ve onun için şöyle demiştir : “O beni bir arkadaş gibi doğruluyor“
1908’ in aralık ayında yazdığı bir mektubunda Kafka şöyle demiştir: “Başka şekilde biz sinemacı uğruna kendimizi nasıl hayatta tutabilirdik ki?” Bunu 1019 yılında sinemada âşık olduğu ikinci aşkı Julie Wohryzek’e yazdı. Fakat Kafka’nın filmlerden pek de etkilendiği söylenemez; yazılarında uygun ifadeler eksiktir bu yüzden birçok kez metinlerini bizzat yeniden yapılandırmıştır. Hikâyelerinde film konularını inceleyip üzerinde kafa yorduğu için farklı karakterler yaratmıştır. Konu, komik resimlerin birbiri ardına sıralanmasıyla oluşur ve abartılıdır; burada edebi yoğunluk kendini sözlü olarak gösterir. Kafka’nın hikâyelerindeki film her zaman o anı konu alır: büyük şehirdeki trafiğin ritmi, korkunun dışa vurumu gibi. Bu tür figürlere özellikle “Kayıp” romanında rastlanır.

Eserleri [değiştir]

1933 – 1945 yılları arasında Kafka da tıpkı diğer bütün saygın Yahudi yazarlar gibi yasaklanan yazarlar arasındaydı. Hatta Kafka, Nazi döneminde yasaklanan yazarların başında geliyordu. Eserleri yakılacak kitapların arasındaydı.

Kafka’nın müsveddelerinin yayımlanmasıyla ilgili tartışma [değiştir]

Yaşadığı dönemde Kafka, geniş çevrelerce pek fazla tanınmıyordu. Kafka eğer yazdığı kısa metinlerin dışındaki eserlerin de yayımlanmasına izin verseydi, bu durumum belki daha farklı olabilirdi. Kafka ne kendi eserlerine ne de yazarlığına güveniyordu; bu güvensizlik öyle boyutlara ulaşmıştı ki; en yakın arkadaşı ve vasiyetini bıraktığı Max Brod’a yayımlamadığı eserlerini (bunlara bütün romanları da dâhildir) yakıp yok etmesini vasiyet etmiştir. 29 Kasım 1922’de araştırmalar sonucunda bulunan belgede, Kafka’nın şöyle belirttiğini görüyoruz: “Ortaya koyduğum bütün eserlerden sadece şu belirttiklerim geçerlidir “Yargı”, “Ateşçi”, “Dönüşüm”, “Ceza Kolonisi”, “Köy Hekimi”; hikâyelerimden ise: “Açlık Sanatı.” (“Gözlem’in“ bir örneğinin kalmasını istiyorum, kimse bu hikâyeyi yok etme zahmetini çekmesin, fakat onun yeni basımının olmasını da istemiyorum.) Bu belirttiğim beş kitabın ve hikâyenin geçerli olduğunu söylemem kesinlikle onların yeniden basılıp, yayımlanması anlamına gelmesin; aksine ben bu eserlerin hepsinin yakılıp yok edilmesinden yanayım. Eğer bu kitaplara ulaşmak isteyenler varsa onlara da engel olamam.“
Kafka’nın Brod’dan istediği, kitaplarının yakılıp yok edilmesiydi; fakat Brod bunu yapmadı. Bugün de Brod’un verdiği kararın doğru olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Yapıtlarının bir bölümünü de Kafka yaşadığı dönemde bizzat yok etmiştir. Kafka ancak 2. Dünya Savaşından sonra dünyaca üne kavuşabilmiştir, önce ABD ve Fransa’da, 50’li yıllarda ise Almanca konuşulan bölgelerde ünlenmiştir. 1963 yılında Prag’daki Liblice şatosunda ağırlıklı konusu yabancılaşma olan, Kafka üzerine uluslararası bir konferans düzenlenmiştir
Kafka ölümünden önce arkadaşına müsveddelerinin büyük bölümünü ortadan kaldırması için adeta yalvarmıştı. Fakat Brod, Kafka’nın vasiyetine rağmen, Kafka’nın birçok eserini ölümünden sonra yayımladı. Alman ordularının Prag’a girmelerinden kısa bir süre önce, 1939 yılında Brod, Kafka’nın müsveddelerini İsrail’e kaçırmayı başardı. 1945’de bu müsveddeleri sekreteri Ilse Ester Hoffe’ye gönderdi ve aynen şöyle yazıyordu notunda: “Sevgili Hester, 1945 yılında sana Kafka’nın bana ait olan bütün el yazmanlarını ve mektuplarını gönderdim.“
Hoffe bu müsveddelerden bazılarını satın aldı, satın aldığı eserler arasında mektuplar, posta kartları, “Bir Savaşın Tasviri” eserinin el yazması ve “Yargı” romanının el yazması bulunuyordu, bu eser 1988 yılında 3.5 milyon marka Londra’daki bir edebiyat arşivine kaldırılmıştır. Diğer el yazmalarını ise Hoffe, kızları Eva ve Ruth Hoffe’ye göndermiştir.

Kafka’nın yaşadığı dönemde yayımlanan eserleri [değiştir]

  • 1909 – Ein Damenbrevier
  • 1909 – Gespräch mit dem Beter (Dua Eden Adamla Sohbet)
  • 1909 – Gespräch mit dem Betrunkenen (Serhoşlarla Sohbet)
  • 1909 – Die Aeroplane in Brescia (Brescia’daki Uçaklar)
  • 1912 – Großer Lärm (Büyük Gürültü)
  • 1913 – Betrachtung (Gözlem)
  • 1913 – Das Urteil (Yargı)
  • 1913 – Der Heizer (Ateşçi) Amerika olarak bilinen romanın ilk bölümü
  • 1915 – Die Verwandlung (Dönüşüm)
  • 1915 – Vor dem Gesetz (Yasanın Önünde) Dava adlı romanın bir bölümü
  • 1918 – Der Mord (Cinayet); Kardeş Katili öyküsünün ilk hali (1919)
  • 1918 – Ein Landarzt (Bir Köy Hekimi) 13 öyküden oluşan bir kitap; aralarında On Bir Oğul ve Bir Akademiye Rapor öyküleri de bulunmaktadır
  • 1919 – In der Strafkolonie (Ceza Kolonisi)
  • 1921 – Der Kübelreiter
  • 1924 – Ein Hungerkünstler (Açlık Sanatçısı)

Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserleri [değiştir]

  • 1904–1905 – Beschreibung eines Kampfes (Bir Savaşın Tasfiri)
  • 1907–1908 – Hochzeitsvorbereitungen auf dem Lande (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
  • 1914 – Erinnerungen an die Kaldabahn (Kaldabahn Hatıraları)
  • 1914–1915 – Der Dorfschullehrer (Köy Öğretmeni)
  • 1915 – Blumfeld, ein älterer Junggeselle
  • 1916–1917 – Der Gruftwächter
  • 1916–1917 – Die Brücke (Köprü) Brod’un Başlığı
  • 1917 – Eine Kreuzung
  • 1917 – Der Schlag ans Hoftor (Çiftlik Kapısına Vuruş) Brod’un Başlığı
  • 1917 – Der Jäger Gracchus (Avcı Gracchus) Brod’un Başlığı
  • 1917 – Beim Bau der Chinesischen Mauer (Çin Seddi’nin İnşaasında)
  • 1917 – Eine alltägliche Verwirrung Brod’un Başlığı
  • 1917 – Der Nachbar (Komşu) Brod’un Başlığı
  • 1919 – Brief an den Vater (Babaya Mektup)
  • 1920 – Heimkehr Brod’un Başlığı
  • 1920 – Die Abweisung (Geri Çevrilme)
  • 1920 – Zur Frage der Gesetze (Yasalar Sorunu Üzerine)
  • 1920 – Das Stadtwappen (Kent Arması) Brod’un Başlığı
  • 1920 – Kleine Fabel (Küçük Fabl) Brod’un Başlığı
  • 1920 – Die Truppenaushebung
  • 1922 – Forschungen eines Hundes (Bir Köpeğin Araştırmaları) Brod’un Başlığı
  • 1922 – Das Ehepaar
  • 1922 – Der Aufbruch (Gezinti)
  • 1922 – Gibs auf Brod’un Başlığı
  • 1923–1924 – Der Bau Brod’un Başlığı
  • 1925 – Der Prozess (Dava)
  • 1926 – Das Schloss (Şato)
  • 1927 – Der Verschollene (Amerika) İlk olarak 1912 yılında Kayıp olarak tasarlandı, fakat Brod tarafından Amerika olarak yayımlandı.

Ein Damenbrevier [değiştir]

“Ein Damanbrevier” Franz Kafka’nın Franz Blei’ın öykü kitabında geçen Die Pudeerquaste’nin bir eleştirisidir. 1909 yılında yayımlanmıştır. Kafka’nın yaşadığı dönemde yayımlanan eserleri arasındadır. Bu eleştiri yazısı 6 Şubat 1909 yılında Herwarth Walden tarafından denetlenen “Der neue Weg” (Yeni Yol) adlı dergide yayımlanmıştır. Bu kısa metinde Franz Blei’ın Die Puderquaste eseri eleştirilir; Kafka burada ince bir ironiyle yazarın üslubunu taklit eder. Franz Blei o dönemde Edebiyat dergisi Hyperion’un editörüydü, Kafka açısından önemlidir, çünkü Kafka 1908 yılının mart ayında ilk yayımladığı eser olan “Gözlem”i yayımlamıştır.

Eserlerinin özellikleri [değiştir]

Kafka’nın eserlerindeki roman kahramanları sonunun nereye varacağını bilmedikleri labirentlerden geçerler ve sonunda bilinmeyen kudrete ulaştırılırlar. “Şato” romanı da tıpkı “Dava” romanındaki mahkeme binasında olduğu gibi karmakarışık odaların bulunduğu labirentlerden oluşmaktadır, aynı zamanda “Kayıp” ( Brod tarafından “Amerika” başlığı adı altında yayımlanmıştır) romanında tuhaf, birbiriyle alakasız sahneler – bir gemi, bir otel, bunların yanında Karl Roßmann amcanın odası, kahramanlar – devasadır.
Kafka’nın hemen her eserinde, örneğin: “Çin Seddi“, “Bir Köpeğin Araştırmaları“, “Kısa Fabl“, hikâyenin kahramanları başarılı olamamıştır ve boş yere ölmüştür, hikâyelerinde ağırlıklı olarak ele alınan konu budur. Bu hikâyelerde her şey tamamıyla gerçekçi değildir, olaylar bilinçli olarak ironiyle anlatılmıştır.
Hikâyelerinin konularının bir diğer olmazsa olmazı da, hikâyenin kahramanının bilinmeyen yasalara istemeden karşı gelmesi; ya da çiğnediği yasayı hiç bilememesidir (“Yasanın Önünde”, “Ceza Sömürgesi”, “Çiftlik Kapısına Vuruş”, “Yasalar sorunu üzerine”). Tıpkı “Dava” ve “Şato” romanlarının kahramanlarında olduğu gibi, hikâyenin kahramanları da kendileri için yasak olan olaylarla hikâyeye yön verir, hikâyenin gidişatını bu olaylar belirler. Kafka’yı ekspresyonistlerden ayıran da Kafka’nın olağandışı olayları tanımlayıp, anlaşılır bir şekilde tarif edip, bu olayları doğal bir oluşum gibi yansıtan tarzıdır. Bu duruma özellikle de Kafka’nın hikâyelerinde rastlanır. “Ceza Kolonisi”ndeki yasallaştırılmış acımasızlıkta, “Dönüşüm” eserinde insanın bir hayvana dönüşmesinde ya da “Akademi İçin Bir Rapor” adlı eserlerinde bu durum açıkça görülebilir. Kafka eserlerinde basitçe günlük yaşamdaki bir olaya şekil vermemiştir; ondan ziyade kendi kurallarıyla kendi dünyasını yaratmıştır. Kafka’yı diğerlerinden ayıran, Kafka’yı Kafka yapan da budur. Bu durum sonradan „Kafkaesk“ (Kafkavari) kavramının yerleşmesini sağlamıştır.

Dua Eden Adamla Sohbet [değiştir]

“Dua Eden Adamla Sohbet” Franz Kafka’nın 1909 yılında yayımlanan eseridir; bu eser aynı zamanda Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan „Bir Savaşın Tasviri“ adlı eserin de bir bölümünü oluşturmaktadır.
Hikâyede anlatıcının gizlice bir kız çocuğunu gözlemlemek için kiliseye gidişi tasvir ediliyor. Fakat anlatıcı bu kız çocuğuyla hiç konuşmaz. Zamanla, adamın gözüne düzenli olarak kiliseye gelen ve son derece gösterişli bir biçimde dua eden genç bir adam çarpar. Bu adamın neden böyle davrandığını anlamak için onu zorlar ve şu sonuca varır; bu adam dikkatleri üzerine çekmeyi seven ve bunu yaşamının amacı olarak belirleyen biridir.
Hikâyenin ilerleyen bölümlerinde anlatıcının bu adama olan ilgisi azalır, fakat adamın susmaya niyeti yoktur. Adam duygularını, korkularını, hayallerini olduğu gibi dışarı yansıtan biridir. Fakat anlatıcı adamın bütün kötü duygularını bir kenara itip, daha önce bahsettiği güzel, umut dolu bir sahneyi tasvir etmiştir. Bu yüzden adam son derece şanslıdır ve anlatıcıya minnettardır.

Sarhoşla Sohbet [değiştir]

“Sarhoşla Sohbet” Franz Kafka’nın 1909 yılında yayımlanan bir hikâyesidir, Hikâye aynı zamanda Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan „Bir Savaşın Tasviri“ adlı eserinin de bir parçasını oluşturmaktadır. Hikâye, anlatıcının kibar bir Fransız farz ettiği, sıradan bir sarhoşla karşılaşmasının basit bir tasviridir. Anlatıcı sokağa adım attı ve neredeyse kararmış olan gökyüzüne ve sırdaşı olan binalara baktı. Bu görüntüyle bir süreliğine garip bir konuşma yaptı. Daha sonra aklına bir sarhoştan öğrendiği bir düşünce geldi (kendisi). Kuyu başında bir sarhoş gördü. Anlatıcı sarhoşla son derece yapmacık bir konuşma yaptı ve onu sanki bir Paris beyefendisiymiş gibi muhatap aldı. Sarhoş ise buna karşılık hiçbir tepki vermedi geğirmek dışında. En sonunda kekeleyerek Prag’ın en önemli meydanlarından Wenzel meydanındaki eniştesinin yanına gitmek istediğini söyledi, ayrıca öyle birinin gerçekten olup olmadığından da haberdar değildi. Anlatıcı sarhoş adamı yolundan çevirmedi, ondan hizmetçisi olmak yerine arkadaşı olmasını istedi ve kucakladı.

Büyük Gürültü [değiştir]

“Büyük Gürültü” Kafka’nın 1912 yılında „Herder-Blätter“ adlı bir Prag dergisinde yayımlanan otobiyografisidir. Kafka’nın ailesindeki karmaşayı konu alır. Kafka yayımcı Willy Hass’a yazdığı bir mektupta ondan açıkça ailesini terbiye etmesini istemiştir.
“Ben” anlatımla yazılmış bir hikâyedir, anlatıcı odasına oturup, etrafındaki kapıların nasıl art arda çarpıldığını anlatır. Baba aniden odadan içeri girer. Yan odadan gelen sesler anlatıcının içine işler. Baba sert bir şekilde odanın kapısını kapattıktan sonra ortalık bir nebze daha sakinleşse de bu durum anlatıcıyı halen korkutmaktadır. Onda derin izler bırakmaktadır.

Gözlem [değiştir]

“Gözlem”, Kafka’nın antolojisinin başlığıdır, Kafka’nın 18 kısa hikâyesini içeren ve 1913 yılında Rowohlt-Verlag tarafından yayımlanan ilk kitabıdır. O dönemdeki yayımcılardan olan Kurf Wolff, Kafka için gelecek yıllarda ayrı bir önem taşıyacaktır. Kitapta yer alan bazı başlıca konuları şöyle sıralayabiliriz: insanlar arasındaki sınırlar, arkadaşlar arasındaki hoş sohbetler, yaşadığı yalnızlık ve o zamanın tüccarlarının çabaları.

Ateşçi [değiştir]

“Ateşçi”, Kafka’nın 1913 yılında “Der Jüngste Tag” (En Yeni Gün) adlı yazı dizisinde yer alan, Kurt Wolff yayınevinde çıkan bir hikâyesidir.
Bu hikâye aynı zamanda “Amerika” (Max Brod’un başlığıyla) romanının da ilk bölümünü oluşturmaktadır. Kafka’ya göre Max Brod’un “Amerika” başlığı adı altında yayımladığı romanın başlığı “Kayıp” (Der Verschollene) olacaktı.
Hikâyede, evdeki hizmetçi kızla yasak bir ilişki bağlamında yaratmış olduğu bir skandal yüzünden, ailesi tarafından Amerika’ya gönderilen çok genç bir adamdan bahsedilir. Genç adam orada yeni yaşamına adapte olup kendi yolunu çizmek istemektedir.
16 yaşındaki Karl Roßman hizmetçisinden bir çocuk sahibi olmuştur; ailesi bu skandalı ortadan kaldırmak için Karl’ı Amerika’ya gitmeye zorlar. Karl’ın hizmetçiden çocuk sahibi olması durumu, hikâyenin ileriki bölümlerde “tecavüz” olarak adlandırılır. Roßman’ın gemisi Amerika’ya ulaşır, Roβman tam karaya ayak basmak üzereyken birden şemsiyesini almayı unuttuğu aklına gelir ve geri döner; şemsiyesini ararken kamarasında gemide motoru ateşlemekle görevli olan ateşçi ile karşılaşır. Aralarında samimi bir konuşma geçer, ateşçi Karl’a bir taraftan da öğüt vermektedir. Bu arada gemide yaşadığı problemlerden de bahseder, özellikle de kendisinden daha üst kademede görev yapan makinistlerden; görevlinin işinden atılması söz konusudur.
Karl görevliye yardımcı olup, problemini çözmek ister ve onun kaptan kabinine gidip kaptanla konuşması gerektiğini söyler. Fakat bu işe yaramayınca, Karl devreye girer ve onlarca seçkin senatörün önünde görevli için bir konuşma yapar. Bu sırada senatörlerden biri Karl’ın onun yeğeni olabileceğinden şüphelenir; zira aldığı bir mektupta da Karl’ın Amerika’ya gideceğinin haberini almıştır. Karl’ın ismini sorar ve Karl’ın öz yeğeni olduğunu anlar.
Bu zamandan sonra Karl’ın görevlinin sorunuyla ilgilenmesi daha da zora girmiştir; çünkü bütün ilgi Karl ve amcasının üzerine toplanmıştır. Karl ve amcası bir botla uzaklaşırken, Karl’ın aklını hep şu soru kurcalamıştır; acaba Karl amcası için, ateşçinin kendisi için olduğundan daha mı değerliydi?

Dönüşüm [değiştir]

“Dönüşüm” Kafka’nın 1912 yılında oluşturduğu ve tüm eserleri içinde belirleyici yere sahip bir hikâyedir. Daha sonra bu hikâye 1915 yılında “Beyaz Sayfalar” adlı dergide yayımlanmıştır. Aralık 1915’te de kitap olarak “En Erken Gün” adlı yazı dizisinde Kurt Wolff tarafından yayımlanmıştır.
Birinci bölüm: Gregor Samsa günün birinde kötü kâbuslar görerek uyanır ve kendisini insan büyüklüğünde bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Bu dönüşümle birlikte bütün hayatı alt üst olmuştur. Her zamanki gibi kalkıp işe gitmek ister, fakat bunu yapamaz, artık normal bir insan değildir, bu haldeyken çalışamayacağını anlar. Bütün ailenin de ekonomik yükü Gregor’un üzerindedir. Gregor böceğe dönüşünce onun yerine artık babası çalışmak zorundadır.
İkinci bölüm: Gregor’a tek yakın kişi kız kardeşi Gretedir. Çünkü onun konservatuarda okuması için elinden gelen her şeyi yapmıştır Gregor. Başlarda böceğe dönüşmüş ağabeyi ile çok iyi ilgilenir, fakat ilerleyen bölümlerde ilgisi azalır; ona eskisi gibi iyi bakmamaktadır, odasını temizlememektedir, eskisi gibi güzel yemekler getirmemektedir. Gregor’un durumu gittikçe kötüleşir. Odadayken üstüne bir şişe düşer ve Gregor, yüzünden ağır bir şekilde yaralanır; daha sonra sinirlenen babası ona bir elma atar ve tekrardan ağır bir şekilde yaralanmasına neden olur.
Üçüncü bölüm: İlerleyen aylarda Gregor yüzündeki ve sırtındaki ağrılarla yaşar, neredeyse hiçbir şey yemez. Ailesi onu artık tamamen gözden çıkarmıştır. Haliyle aile, Gregor da çalışmayınca finansal problemler yaşar ve eve üç kiracı almaya karar verir. Gregor da ailesinden tamamen kopmuştur artık, onlara katılmaz, sadece akşamları odanın kapısı aile üyeleri toplandığında açık bırakılır, böylece Gregor kendisini yalnız hissetmez.
Günün birinde odanın kapısı açık unutulur, dışarıdan gelen müzik sesini duyan Gregor odadan çıkarak müziğin geldiği odaya doğru ilerler; tam o sırada kiracılardan bir tanesi Gregor’u fark eder ve aileyi bu olayı herkese yaymakla tehdit eder ve evin kirasını da ödemez.
Gregor artık ailesi tarafından tamamen istenmediğini anlar ve o günün sabahında ölü bulunur. Ölüsü ise hizmetçi tarafından ortadan kaldırılır.

Yasanın Önünde [değiştir]

“Yasanın Önünde“, Kafka’nın 1915 yılında yayımlanan, düz yazı şeklindeki eseridir. Eser aynı zamanda “kapıcı efsanesi” ya da “kapı benzetmesi” olarak da bilinir. Taşralı bir adamın, yasaya (adeta bir mekân boyutu olarak) girebilmek için verdiği nafile çabayı konu almaktadır; yasanın giriş kapısında ise bir kapıcı beklemektedir.
Eserde taşralı bir adamın yasaya kabul edilebilmek için verdiği çaba konu alınmıştır. Adam kapıdan geçmek ister; fakat kapıcı bunun “henüz mümkün” olmadığını söyler. Adam kapıcıdan izin çıkıncaya kadar beklemeye karar verir, kapıcıdan izin almak için her yolu dener, kapıcıya rüşvet verir, fakat yine de bütün çabaları boşa çıkar.
Adam artık ölmek üzeredir ve kapıcıya neden bunca yıldır kendisinden başka kimsenin bu kapıdan geçmeyi bile denemediğini sorar. Kapıcı da bu kapının sadece onun için olduğunu ve artık kapanacağını söyler.

Bir Köy Hekimi [değiştir]

Franz Kafka’nın “Bir Köy Hekimi” adlı eseri 1917 yılında yazıldı ve 1918 yılında yayımlandı.
Yaşlı köy hekimi o gece ağır bir hastayı iyileştirmesi için çağırılır. Doktor kendi atlarının soğuktan öldüğünü görür ve hizmetçisi Rosa’dan ödünç bir at bulmasını ister. Rosa bir süre sonra eve döner, fakat ödünç at bulamamıştır; doktor da bu sırada boş sandığı domuz ahırına girer, umulmadık bir şekilde ahırda sağlam iki at ve tanımadığı bir adamla karşılaşır, adam Rosa’yı görür görmez Rosa’nın üstüne atlar.
Adam atları koşar, doktor acilen hastasının yanına gitmek zorundadır; fakat bir taraftan da aklı Rosa’da kalır, adamın niyetinin kötü olduğu çok açıktır. Doktor arabaya atlar ve yola koyulmak üzeredir. Bu sırada Rosa’nın adamdan kurtulmak için hemen eve kaçıp kapıyı kilitlediğini duyar.
Kısa sürede doktor, hastanın evine ulaşır; hastanın annesi, babası ve kardeşi doktora aşırı derece ilgi göstermektedir. Şüphesiz ondan hastayı iyileştirmesini istemektedirler; fakat doktor, hastanın durumunu görünce ona yardım edemeyeceğini anlar. Hastanın derin yaraları vardır, durumu umutsuzdur. Bütün bu olayların içinde doktor bir taraftan da Rosa’nın durumunu merak etmektedir. Rosa’yı o adamla yalnız bırakıp, hastaya yardım etmek için gelmekle doğru yapıp yapmadığının iç muhasebesini yapmaktadır.

Ceza Kolonisi [değiştir]

“Ceza Kolonisi” Kafka’nın 1914 yılında yazdığı ve 1919 yılında yayımlanan eseridir. Bir iş seyahatinde bulunan birinin ceza kolonisindeki şahit olduğu olaylar anlatılır. Cezaya çarptırılan mahkûmlar ne için cezalandırıldıklarını bile bilmeden sıraları gelince, mahkûmu yavaş yavaş, bir gün içinde öldüren makineye bağlanarak ölürler. Hikâye bu makine üzerine kurulmuştur.
İtibarlı bir iş gezgini, ölüm cezasına çarptırılmış mahkûmların bulunduğu ıssız adaya gelir. Aslında herkesin gözü önünde gerçekleştirilecek olan bir infazı seyretmesi için adaya davet edilmiştir. İnfaz adanın eski komutanı tarafından geliştirilen eşsiz bir makineyle gerçekleştirilecektir.
Mahkûmu bir gün içinde, yavaş yavaş öldüren; suçluyu, sırtına cezasını yazarak kan kaybından öldüren bir makinedir bu. Eski komutan ölmüş ve yerine yeni bir komutan gelmiştir. Yeni gelen komutan makinenin işleyişini bilmemektedir; var olan sistemi ve makinenin işleyişini tek bilen kişi ise subaydır. Cezayı belirleyen de subaydır. Cezaya çarptırılan mahkûm ise makineye bağlanana kadar ne, aldığı cezadan ne de yargılandığından haberdardır. Sistemden kesinlikle şüphe edilmemektedir. Subay ise makinenin ceza şeklini çok beğenmektedir. Makine oldukça karmaşık bir sisteme sahiptir, suçlunun cezasını mekânizmasında bulunan iğnelerle, suçlunun sırtına işler ve suçlu yavaş yavaş 24 saat içinde kan kaybından ölür. O günkü suçlunun sırtına ise „Büyüklerine saygılı ol!“ yazılacaktır. Makinenin tek olumsuz tarafı ise sık sık parçalarının değişmesinin gerekmesi ve üzerindeki kanın sürekli silinmek zorunda olmasıdır.
Subay sistemin kesinlikle devam ettirilmesinden yanadır. Bu yüzden gezginden sistemin güzelliğinden komutana bahsetmesini ister: ancak gezgin subaya sistemin değiştirilmesi gerektiğini belirtir. Adadaki yargı sistemini de hiç beğenmemiştir gezgin. Subay bunun üzerine makinenin üzerindeki mahkûmu kaldırır ve makineye kendisi geçer. Makineyi “Adil ol!“ yazısına ayarlar. Makine hiç de subayın düşündüğü ahenkte çalışmaz; gürültüyle iğneler subayın sırtına batmaya başlar, ortalık kan gölüne dönmüştür subay ölürken. Gezgin ise bir tekneye atlayarak adadan kaçar.

Yorum [değiştir]

Yorumcuların “Yorumlama Şevki” kitabının 1945 yılından sonra bütün kütüphaneleri doldurup, bütün rekorları kırmasının altında belki de metinlerinin anlaşılır ve birbiriyle sıkı ilişki içinde olmasında yatmaktadır. Metinler kolay, fakat diğer yandan bu metinlerin özümsenmesi son derece zordur. Dil, okuma bakımından kolay ve resimlerle süslenmiştir; zor yanı ise okuyucuların asıl anlatılmak istenen konuyu hissedebilmesine rağmen asıl anlatılmak isteneni anlamada zorluk yaşamasıdır.
Albert Camus şöyle demiştir: “Bütün olanakların sunulup hiçbirinin işe yaramaması kaderdir, belki bu eserlerin büyüklüğü de kaderdir.” Kafka’nın eserlerinin cezp ediciliğindeki sır da zaten bu anlatmak istediğini anlayıp yorumlayabilmede yatar. (Walter H.Sokel)
Kafka’nın eserlerinin farklı farklı yorumlanması psikolojik, felsefi, biyografik, dini ve sosyolojik açıdan ele alınmıştır. Kafka’nın eserlerinin yorumlanmasında diğer önemli bir problem ise; Yahudiliğin ve Yahudi kültürünün eserlerine olan etkisidir.
Bütün bu yorumlara rağmen ortaya Kafkaesk diye bir kavram çıktı ve bu kavram Kafka’nın eserlerinin belirleyeni oldu, Kafka’yı diğerlerinden ayrı kıldı.

Boş Kova [değiştir]

“Kömür Kovası üzerinde” (Der Kübelreiter) Fanz Kafka’nın 1917 yılında yazdığı hikâyesidir. Hikâye 1917 yılındaki savaş döneminin çetin kış şartlarını konu almıştır. Aslında hikâye “Bir Köy Hekimi“ adlı hikâyenin bir bölümü olarak düşünülmüş, fakat 1921 yılında “Bir Köy Hekimi“ adlı hikâyeden ayrı olarak Prag Yayınevinde basılmıştır.

İçeriği [değiştir]

Hikâye “ben anlatımı” ile anlatılmaktadır. Hikâyenin kahramanı çaresiz durumdadır. Hava öyle soğuktur ki hikâyenin kahramanı soğuktan donmak üzeredir. Isınmak için bir zerre bile kömürü kalmamıştır. Eğer kendini acındırırsa, kömürcünün ona az da olsa kömür vereceğini düşünmektedir. Atına atlar ve kömürcünün evine gelir.
Kömürcü aslında kömür satma taraftarıdır, fakat karısı tam tersini düşünmektedir ve kömürcüyü kömür satmaktan caydırır. Hikâyenin kahramanı ne kadar yalvarsa, ne kadar denediyse de kömür almayı başaramamıştır. Son olarak hikâyenin kahramanı ümidini tamamen yitirir, çeker gider buz dağlarının arkasına...

Açlık Sanatçısı [değiştir]

“Açlık Sanatçısı“ Franz Kafka’nın, ilk olarak 1922 yılında “Die neue Rundschau“ adlı dergide yayımlanan hikâyesidir. Hikâye aynı zamanda, 1924 yılında yayımlanan, içinde üç hikâyenin daha bulunduğu kısa hikâyelerden oluşan kitabının da başlığıdır. Bu dört hikâyenin üçünde Franz Kafka, sanatçı yaşamını ironik olarak ele alıp işlemiştir; bu hikâyelerden ikisinde ise hikâye kahramanı olarak sirk figürleri seçilmiştir.
O dönemden önce ve sonra, gerek hokkabazlar gerekse de artistler, edebi eserlerde oldukça fazla görülmektedir. Bunlara örnek olarak Frank Wedekind, Rainer Maria Rilke, Baudelarie, Verlaine gibi isimleri verebiliriz. Metinlerde aslında sanatçıların ve izleyicilerin anlayamadığı acı bir ironi söz konusudur. Sanatçı ızdırap çekerken, izleyiciler geçici bir süreliğine eğlenmektedir. Aslında bu durum Franz Kafka’nın son hikâyesi “Fare Josefine”de de görülmektedir; bu hikâyede de kahraman aslında halkın içinde yaşadığı halde, halktan uzak, tamamen kendi unutulmuşluğu içerisindedir.

Özet [değiştir]

Zamanında sanatına bütün halkın büyük ilgi gösterdiği bir açlık sanatçısı yaşamaktadır. Kafesinde ona olan ilgi günden güne artmaktadır, çünkü aç kaldığı gün sayısı uzadıkça halkın ona olan ilgisi ve merakı da artmaktadır. Fakat onun için aç kalmak “Dünyanın en kolay işidir”. Fakat insanların ona inanmamaları ona acı vermektedir, insanlar açlık sanatçısının kimse görmeden yemek yediğini düşünmektedirler. Aradan geçen on dört günün ardından bu duruma son vermesini gerektiğini düşünürler ve kafesi açıp ona yemek verirler. Açlık sanatçısı kendisini tamamen yanlış anlaşılmış hisseder ve daha uzun bir süre daha aç kalabileceğini bilir. Bu durumdan hiç de memnun değildir.
Fakat devran dönmüştür artık, açlık sanatçısı eskisi gibi ilgi görmemektedir. Kendini tıpkı diğerleri gibi her tarafı samanlarla dolu bir sirkin kafesinde, etrafında hayvanlarla bulur. Burada da açlığa devam etmektedir, izleyiciler ise hiç mi hiç ilgi göstermemektedir artık.
Günün birinde sirkin çalışanları onu samanların altında neredeyse açlıktan eriyip bitmiş halde bulurlar. Ölmek üzereyken artık son sözleri şöyledir: “Başka türlü olamazdı, sizin yedikleriniz benim hiç hoşuma gitmiyordu, eğer hoşuma gitseydi, tıpkı sizler gibi tıka basa karnımı doyururdum”. Öldükten sonra samanlarla birlikte gömülmüştür. Daha önce açlık sanatçısının bulunduğu kafese genç bir panter konmuştur, onun yerini artık bu genç panter almıştır. Eskiden açlık sanatçısına gösterilen ilgi artık panterin üzerindedir.

Bir Savaşın Tasviri [değiştir]

“Bir Savaşın Tasviri”, Kafka’nın 1903 ile 1907 yılları arasında yazdığı, üç bölümden oluşan hikâyesidir. Bu eser ayrıca Kafka’nın ilk ortaya koyduğu hikâyesidir ve eser Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanmıştır. Eserin 1. ve 3. bölümlerinde Prag’ın toplum ve gece yaşamını, anlatıcının ve yakınlarının gözüyle anlatılmıştır. Hikâyenin orta bölümü en uzun bölümdür ve birçok konu ele alınmıştır. Bu bölümlerde fantastik olgulara rastlamak mümkündür. Kafka bu hikâyeyi iki kere yazmıştır ve daha sonra ilk yazdığı hikâyeyi (daha fantastik olan hikâyeyi) kullanmıştır. 2. bölümdeki pasajlara (Dua Eden Adamla Başlayan Sohbet) Kafka, daha sonraları 1909 yılında yayımlanan hikâyesinde (Dua Eden Adamla Sohbet) yer vermiştir. Bu durum aynı zamanda “Sarhoşla Sohbet” hikâyesi için de geçerlidir.

İçerik [değiştir]

Bölüm 1 Hikâye bir şiirle başlar. Prag’da bir eğlence akşamında anlatıcı çok hoş vakit geçirmekte ve eğlenmektedir; ta ki, sıradan bir tanıdığı gelip ona sevgilisinden bahsedene kadar. İkisi Laurenzi tepesi taraflarına bir gezintiye çıkar, gezinti sırasında anlatıcı yere düşer ve dizini incitir. Zamanla ikisi arasındaki ilişki ilerleyerek arkadaşlığa dönüşür.
Bölüm 2 Eğlence ya da yaşamanın mümkün olmadığının kanıtı 1. At gezintisi: Anlatıcı yere düşünce dizini incitmiştir ve ona eşlik eden arkadaşını atı sürmesi için kullanır. 2. Gezinti: Hayali bir gezinti sırasında farklı doğa olayları, eğlenceli anlar ve bunların anlatıcı üzerindeki etkileri tasvir edilmiştir. 3. Şişman adam 1. Bölgeye hitabe: Şişman bir adam çıkar ve oradaki bir doğa tablosunun onu rahatsız ettiğini haykırır. 2. Dua eden adamla başlayan konuşma: Şişman adam ilerler ve kilisede gözüne çarpan, dua eden bir kız hakkında konuşur. 3. Dua eden adamın hikâyesi: Yine bir kadına karşı hissedilen aşkı konu alan toplum yaşamından bir olay. Dua eden adam dikkatleri üzerine çekebilmek için piyano çalar. 4. Şişman adam ile dua eden adam arasında devam eden konuşma: Belli bir konuşma çizgisi bile olmadan, bu iki adam arasında geçen konuşma. 4. Şişman adamın düşüşü: Şişman adam bir şelalenin içinde yok olur gider. Anlatıcı garip bir biçimde kendini bedensel olarak deforme edebilir.
Bölüm 3 Sahne yeniden 1. bölümdeki anlatıcıya ve eşlik eden kişiye döner. Eşlik eden arkadaşı, kadına olan aşkının mantıklı olup olmadığı konusunda şüphelidir. Bu aşka bir son vermesinin daha iyi olup olmayacağını kestiremez. Daha sonra kendini bir bıçakla yaralar. Anlatıcı yaralıya yardım etmek ister, fakat faydasızdır. Yaralının kaderi hikâyenin sonunda da belirsizliğini korumaktadır. Hikâye, Astschatte resminin paramparça olmasıyla sona ermektedir. Bu hikâyede olağanüstü bir biçimde detaylandırılan sahnelere ve Prag caddelerine yer verilmiştir.

Taşrada Düğün Hazırlıkları [değiştir]

“Taşrada Düğün Hazırlıkları” Franz Kafka’nın 1907 ile 1909 yılları arasında ortaya koyduğu ve ölümünden sonra yayımlanan hikâyesidir. Hikâye, şanssız güvey Raban’ın (Raban, İbranice ve Çekçe karışımı ile “karga”, yani Kafka ailesinin aile amblemine bir göndermedir) taşrada yaşayan geline gidişini konu almaktadır, hikâyede bütün çevre titizlikle tasvir edilmiştir. Bu hikâye alsında bir romanın bölümü olarak tasarlanmış; fakat Kafka bu düşünceden daha sonra vazgeçmiştir.

Kaldabahn Hatıraları [değiştir]

“Kaldabahn Hatıraları” Franz Kafka’nın günlüklerinden alınan bir bölümdür. Rusya’nın iç kesimlerinde yaşayan, orada demiryolu gibi zor bir işte çalışan bir adamı konu alır.

İçerik [değiştir]

Küçük bir köy olan Kalda’ya birkaç kilometre uzaklıkta olan, son derece kötü durumdaki bir tren istasyonunda bir adam bekçi olarak çalışmaktadır. Adam tahtadan bir kulübede yaşar, bu kulübe istasyona aittir. Bazı yolcular tren beklerken bu kulübeyi bekleme salonu olarak kullanırlar. Bu yüzden kahraman kulübede pek de rahat değildir, kendisine ek olarak bir oda daha inşa etmeyi tasarlar, fakat bunu başaramaz. Aynı zamanda avlanıp kendi ihtiyaçlarını karşılamak istese de bekçi bunu da yapamaz; çünkü etrafta sadece ayılar, kurtlar ve fareler bulunmaktadır. Bu yüzden her şeyi para karşılığında köylülerden satın almak zorundadır.
Ayda bir kere müfettiş onu teftişe gelir, adamın hesaplarda bir yanlışlık yapıp yapmadığını kontrol eder, fakat hiç yanlışlık yoktur. Adamın güzel dostlukları, arkadaşlıkları, eğlenceli zamanları da geçmiştir burada. Kış yaklaşır ve adam kışın ısınmak için yakacak toplar.
Kış henüz tamamen gelmemiş olmasına rağmen bekçi hastalanır, sürekli öksürür, öksürük o çevrede çok alışıldıktır. Öksürük hemen geçer, ama adam oldukça zayıf düşer. Ve hikâye şu sözlerle sonuçlanır: “…bütün vücudum titriyor, öylece uzanmalıyım, tıpkı şu anda yaptığım gibi ve beklemeliyim bilimcim yerine gelinceye kadar”.

Köy Öğretmeni [değiştir]

“Köy Öğretmeni” (Max Brod’un başlığıyla: Dev Köstebek) Franz Kafka’nın 1914 yılının Aralık ayından, 1915 yılının Ocak ayına kadar yazdığı, fakat yarım bıraktığı, ölümünden sonra yayımlanan hikâyesidir. Hikâye bir tüccar ile bir köy öğretmeninin dev bir köstebeğin varlığının bilimsel olarak ön plana çıkarmak için gösterdikleri nafile çabayı konu alır. Fakat bu çaba ortak bir amaca hizmet etmez, aksine giderek son derece sert, karşıt fikirlere dönüşür.

İçerik [değiştir]

1.Bölüm Anlatıcı olan tüccar, bir köyde ortaya çıkan dev bir köstebeğin etraftaki insanlar tarafından hayretle karşılanıp, bu olayın bir köy öğretmeni tarafından küçük bir mecmuada yayımlanması durumunu aktarır. Köy öğretmeni bilim adamlarının ilgisini toplamaya çalışır, fakat başaramaz. Bilim adamlarının biri böyle alışılmamış büyüklükteki bir köstebeğin oluşmasında elbette içinde yaşadığı toprağın bir etkisinin olabileceğini belirtir. Köy öğretmeni bunun üzerine edindiği bu bilgiyi notuna ekler.
2. Bölüm Köy öğretmeninin bu yaptığı eklemeyi okuyan anlatıcı, bazı araştırmalar yaparak köy öğretmenine durumun bilim çevrelerince ilgi görmesini sağlayarak ona yardımcı olmak ister.
3. Bölüm Fakat anlatıcı ile köy öğretmeni arasında istenilen dayanışma gerçekleşmez, çünkü köy öğretmeni anlatıcıya güvenmemektedir, onu yanlış anlar ve karşı çıkar. Tüccar oysa son derece samimi bir şekilde konuyla ilgilenir.
4. bölüm O da tıpkı köy öğretmeni gibi başarısız olur. O da bir mecmuada bu olayı yayımlar ve hayal kırıklığına uğrar, bu işten vazgeçmek ister. İlk başlarda son derece yardım etmeye meyilli olduğu köy öğretmeniyle son buluşmasında fikirlerinin tamamen değiştiğini, yapmaya çalıştıkları işin çok zahmetli olduğunu söyler.Kaynak

Blumfeld, geçkin bir bekâr [değiştir]

“Blumfeld, Geçkin Bir Bekâr”, Franz Kafka’nın 1915 yılında kaleme aldığı ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eseridir. Kitapta bir bekârın özel ve mesleki hayatında karşılaştığı garip zorluklar anlatılmıştır. Olaylar ironiyle karışık anlatılmıştır.
1990 yılında Hamburglu bir müzik grubu Franz Kafka’nın bu eserin isminden esinlenerek gruplarına “Blumfeld” adını vermişlerdir.

Özet [değiştir]

Blumfeld, bir akşam 6. kattaki odasına çıkarken, bir köpeğin ona eşlik ettiğini düşünür ve bunun gibi daha birçok garip düşünce aklına gelir.
Tam odasına girdiği anda, odada iki küçük top görür. Toplar odada oradan oraya dur duraksız zıplar, Blumfeld ne yaparsa yapsın toplar onu takip eder. Topları yakalayıp durdurmak ister; fakat başaramaz. Blumfeld o gece son derece rahatsız bir gece geçirir, sabah olunca ev işleriyle ilgilenmek için evin hizmetçisi gelir. Hizmetçi gittikten sonra toplar yeniden zıplamaya başlar. Blumfeld işe gitmek zorunda olduğu için topları odasına kilitler, eve geri döndüğünde topları görmek istemediği için çocuklarını evden alır, böylece topları görmeyecek ve toplar odada kilitli kalacaktır.
Blumfeld bir fabrikada memur olarak çalışır ve sürekli olarak garip olaylar yaşar, bu yüzden Blumfeld’e iki yardımcı verilir. Fakat Blumfeld bu durumdan hiç hoşlanmaz, ona verilen bu iki çocuktan son derece şikâyetçi olur. İlerleyen günlerde ise Blumfeld güçlükle başa çıktığı birçok garip olaylarla karşılaşır.

Köprü [değiştir]

Bir uçurumun üstünde, kimsenin gelip geçmediği ıssız bir köprü vardır. Köprü üzerinden gelip geçecek ilk kişiyi bekler. Köprü, üstünden geçecek olan kişiyi görmek için özenle bükülür. Beklenilen kişi sahiden de oradadır ve köprüye sıçrar. O sırada köprü inanılmaz bir acı hisseder. Bu adamı iyice görebilmek için köprü ters döner. O sırada köprü kırılarak param parça olur, altında duran derenin derinliklerinde kaybolur gider.

Yol Ayrımı (Eine Kreuzung) [değiştir]

“Eine Kreuzung”, Kafka’nın düz yazı şeklinde ortaya koyduğu eseridir. 1917 yılında oluşturulmuştur ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserleri arasındadır. Eser ayrıca Kafka’nın gerçek dışı dönüşümlerin konu edinildiği hayvan hikâyeleri kategorisinde yer almaktadır.

İçerik [değiştir]

“Ben” anlatımla yazılmış bir hikâyedir. Babadan miras kalan, benzeri olmayan bir hayvandan bahsedilir. Hayvan, yarı kuzu yarı kediden oluşur, davranışları da tıpkı kuzu ve kediye benzer. Pazar günleri etrafta yaşayan çocuklar onu görmek için toplanırlar. Çocuklar kuzularını ve kedilerini yanlarında getirirler, hayvanları tanırlar, fakat bu tür bir hayvan onlara oldukça yabancıdır.
Sahibine güçlü bir bağ ile bağlıdır ve ona tıpkı bir köpek gibi eşlik eder. Hatta anlatıcının işleriyle ilgili bir problemi olduğunda o da sahibiyle birlikte ağlar. Sanki bir şeyler söylemek ister gibi ağzını sahibinin kulağına yaklaştırır, sorgulayan gözlerle ona bakar. Tıpkı bir insan gibi davranır.
Hayvan, iki farklı türün özelliklerini taşır, bu yüzden derisi de oldukça kalındır. Anlatıcı kendi kendine kasabın bıçağının bu hayvan için bir çözüm olup olmayacağını sorar durur. Fakat sonuçta hayvan ona babadan kalmıştır, bu yüzden onu kestirme fikrinden vazgeçer.

Çiftlik Kapısına Vuruş [değiştir]

“Çiftlik Kapısına Vuruş”, Franz Kafka’nın düz yazı şeklindeki eseridir, eser 1917 yılının nisan ayında ortaya konmuştur ve 1931 yılında yayımlanmıştır. Eserde izin alınmadan yapılan bir olay anlatılmıştır ve cezalandırılmıştır.

İçerik [değiştir]

Hikâyeyi “ben” anlatıcı anlatır. Anlatıcı bir yaz günü kız kardeşiyle birlikte evlerine gidiş yolunda bir çiftliğe gelir. Çiftlik kapısına kız kardeşinin mi tekme vurduğunu yoksa kapının kendiliğinden mi açıldığı bilinmez. İki kardeş yakındaki bir köye ulaşır, köylüler bu ikisinin çiftliğin kapısına vurduklarını düşünürler, bu olaya çok sinirlenirler ve çiftliğin sahibi onları cezalandıracaktır artık.
Anlatıcı kız kardeşini eve daha güzel elbiseler giymesi için zorla gönderir, böylece ona ceza vermeyeceklerini düşünür. Hâkim ve yardımcısı gelir, anlatıcıyı son derece boğucu, tıpkı bir hapishaneye benzeyen bir odaya götürür. Anlatıcı sonunda oradan kurtulmasının artık mümkün olmadığını anlar, çaresizdir.

Avcı Gracchus [değiştir]

“Avcı Gracchus” Franz Kafka’nın 1917 yılında yazdığı hikâyesidir ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserlerinin arasındadır. Kitapta bir türlü huzur bulamayan bir ölü konu alınmıştır.

İçerik [değiştir]

Güney Riva kıyılarında limana bir kayık yaklaşır. Üstü başı perişan halde olan bir adam, sedyeyle kasabanın içinden geçirilerek belediye başkanının evine getirilir, kabul odasına alınır. Salvatore adındaki Riva Belediye Başkanı odaya girer ve adamla karşılaşır. Adamın o gün Riva’ya geleceği belediye başkanına daha önceden bir güvercin tarafından haber verilmiştir. Başkan odadayken sedyede yatan adam birden gözlerini açar. İsminin ölü Avcı Gracchus olduğunu, Almanya’da Kara Orman taraflarında bir dağ keçisini kovalarken ağır bir şekilde yaralanıp öldüğünü söyler. Adam anlatmaya devam eder; onu taşıyan sandalın yolunu şaşırdığını, ya da kaptanın bir anlık dikkatsizliğinden dolayı ölüler diyarına bir türlü geçemediğini söyler. Aslında Gracchus da bu durumdan rahatsızdır, ölüler diyarına gitmesinin aslında onu daha mutlu edecektir; fakat bunu bir türlü başaramaz, dur durak bilmeden bütün dünyayı sandalla dolaşmak zorundadır artık.
Adam sandalda sedyenin üzerinde, üzerinde bir bez parçası örtülü şekilde uzanmaktadır, karşısında ise kafasını kaldırdığında gördüğü, elinde mızrağıyla açıkça Gracchu’su hedef almış, Güney Afrika yerlilerine benzeyen bir adam resmi görmektedir. Belediye başkanı Gracchus’a bütün bu olan bitende kendisinin bir suçunun olup olmadığı ve Avcı’nın bundan sonra Riva’da kalmayı isteyip istemediğini sorar. Gracchus’un cevabı şöyledir: “Kayığımın dümeni yok, rüzgâr beni ne tarafa götürürse o tarafa sürüklenirim.”

Çin Seddi’nin İnşaasında [değiştir]

“Çin Seddi’nin İnşasında” Franz Kafka’nın 1917 yılında tamamladığı ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan hikâyesidir. Kafka bir dönem Çin kültürü ve tarihiyle ilgilenmiştir. Bu hikâyesinde Çin Seddi’nin yapılışı sırasında halkın hep bir elden, kolektif bir şekilde çalışmasını konu almıştır.

İçerik [değiştir]

Duvarın İnşası Anlatıcı aynı zamanda inşaat mühendisidir. Halka hikâyeler anlatır. Bu hikâyede de anlatıcı Çin Seddi’nin kademe kademe yapılış sistemini anlatır.
Duvar bölüm bölüm inşaa edilmektedir, bütün sınır bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler birleştirilerek duvarın inşasının bitirilmesi hedeflenir. Duvarın inşasında çalışan işçiler de her bir bölümü birleştirdiklerinde, bir diğer bölüme ulaşmak için şevkle çalışırlar. Eğer duvarın inşasında tek taraflı inşaa sistemi uygulansaydı, duvarın inşası işçilerin gözünde büyürdü ve istenilen hırsa ulaşılmazdı. Bu, iş psikolojisiyle ilgili bir durumdur. Duvarın inşasında bütün halk yediden yetmişe seferber olur, on yıllar boyunca çalışırlar. Onlara çalışmak bir yük gibi gelmez; aksine duvarın inşasında çalışmak hepsinin yerine getirmekle kendilerini borçlu hissettikleri kutsal bir görevdir. Yapmaya çalıştıkları teknik bir olaydan çok daha ötesidir, bir fedakârlık olayıdır. Hatta bir bilim adamı Babil Kulesi’nin inşasında çalışanları, tıpkı Çin Seddi’nin inşasında olduğu gibi daha azimle çalışmaları için kışkırtmıştır, fakat Babil Kulesi tamamlanamamıştır.

Sıradan bir Karışıklık [değiştir]

“Sıradan bir Karışıklık” Franz Kafka’nın kısa hikâyelerinden biridir. 1917 yılında yazılmıştır ve Franz Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserlerinin arasındadır. Hikâyede her gün karşılaşabileceğimiz bir yanlışlığın neden olduğu başarısızlık konu alınmıştır.

İçerik [değiştir]

Hikâye, gidişatı belli eden bir cümleyle başlar: “Sıradan bir olay: Onun her gün başımıza gelebilecek bir karışıklığa katlanması.” H şehrinden, A kişisi ve B kişisi yine H şehrinde önemli bir iş görüşmesi yapmayı kararlaştırırlar. Fakat buluşamazlar. Gerek farklı yollardan gidecek olmaları, gerekse iletişim eksikliğinden kaynaklanan sebeplerden dolayı istedikleri şekilde buluşamazlar.
A kişisi, B kişisiyle daha önceden konuşmuş olmasına rağmen bir karışıklık olur ve buluşmanın yerini tam olarak hatırlayamadığından, buluşmaya vaktinde gidemeyeceğini kestirir. B kişisi onu evde toplantı için beklemektedir, A kişisi tam olarak buluşma yerini hatırladığında aceleyle oraya gidip yetişmek ister, fakat evinin merdivenlerden aceleyle çıkarken düşer. Sonuç ise; A kişisi kendini yaralamıştır ve B kişisi sinir küpüne dönmüş bir şekilde oradan çeker gider.

Komşu [değiştir]

“Komşu” Franz Kafka’nın 1917 yılında yazdığı ve 1931 yılında Berlin’de Max Brod ve Hans-Joachim Schoeps tarafından yayımlanan hikâyesidir.
Franz Kafka’nın “Komşu” hikâyesinde, ilk başlarda küçük bir firmanın sahibi olan genç bir insanın, yeni komşusu yüzünden işlerinin aksaması konu almıştır.

İçerik [değiştir]

Hikâye “ben” anlatıcı tarafından anlatılmıştır. Anlatıcı genç bir iş adamıdır, kendi işinin patronudur. İşleri de iyi gitmektedir.
Adamın odasının yanında, tıpkı onun odasına benzeyen bir oda daha bulunmaktadır, fakat odanın ayrıca bir mutfağı vardır, o oda uzun süreden sonra genç bir adam tarafından kiralanır, anlatıcı ara sıra kullandıkları mutfağı artık kullanamayacaktır, bu yüzden adam biraz üzüntülüdür.
Yan odaya taşınan adamın ismi Harras’tır. Adamın ne iş yaptığını tam olarak bilmemekle birlikte, kendi işine benzer bir iş yaptığını düşünür. Yeni gelen genç adam sürekli acelesi varmış gibi davranır, sürekli bir koşuşturma içindedir. Anlatıcının odasındaki telefon duvarda asılıdır, duvarlar ince olduğu için telefonda konuşulanlar rahatlıkla diğer odadan duyulmaktadır. Anlatıcı komşusunun telefonlarını dinleyip, ona gerekli olan ismi ve adresi öğrendikten sonra, işi anlatıcıdan önce kaptığını düşünür.
Bu durum artık adamda takıntı haline gelir, onun fikrince, Harras telefon bile kullanmamaktadır, sadece koltuğunu duvarın dibine yaslayıp anlatıcıya gelen telefonları dinlemektedir ve müşterinin ismini öğrenir öğrenmez hemen işi kapmaktadır. Üstelik bazen telefon konuşmasının sonunu bile beklemeden, ona gereken bilgileri aldıktan sonra hemen işe koyulmaktadır. Hikâyenin sonunda da adamın aklında hala soru işaretleri vardır.

Dava [değiştir]

“Dava” Franz Kafka’nın “Amerika” ve “Şato” gibi bitirilmeyen ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan üç romanından biridir.

Özet [değiştir]

Romanın başkahramanı Josef K, 30. yaş gününün sabahı tutuklanır; fakat kendisi de ne suç işlediğini bilmemektedir. Alışılmadık bir biçimde, tutuklu olmasına rağmen bu durum onun günlük hayatını pek etkilemez. Josef K neden tutuklandığını anlamaya çalışır, bir yandan da kendini nasıl haklı çıkarabileceğini düşünür. Yargılanacağı mahkeme de son derece gariptir, mahkeme çatı katındadır ve mahkemeyle bağlantıları olan kadınlar da bulunmaktadır, bu kadınlar K’yı cazibeleriyle baştan çıkarmaktadır. Josef K tüm bu olan bitenin içinde kendine bir çıkış yolu aramaktadır. Bir türlü bir çıkış yolu bulamaz. İşler her geçen gün Josef K için daha karmaşık hale gelir. K ne için, kim tarafından yargılandığını anlamaya çalıştıysa da bütün çabaları boşa gider ve en sonunda bir türlü ulaşamadığı mahkemenin en üst mercisi tarafından ölüm cezasına çarptırılır. 31. yaş gününde Josef K iki kişi tarafından alınıp, bir taş ocağında “bir köpek gibi” öldürülür.

İçerik [değiştir]

Josef K 30. yaş günü sabahı uyanır, normalde aşçı kahvaltısını yatağına getirirken o sabah öyle olmaz, iki adam gelip K’yi tutuklar; fakat adamlar K’ye neden tutuklandığını söylemez. Tutuklu olmasına rağmen K, günlük yaşamına normal şekilde devam eder, tutuklu olması onu pek de rahatsız etmez.
Josef K işten çıktıktan sonra, pansiyonuna geri döner, pansiyon sahibi Bayan Grubach’dan vermiş olduğu rahatsızlıktan dolayı özür diler. Bayan Bürstner ise ancak gece gelebilmiştir eve, odasında Josef K ona da yaşanan olayı anlatır. Bayan Bürsrtner ile K arasında yakınlaşma olur.
Josef K suçunun ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlanır ve pazar günü ilk soruşturmasının gerçekleşeceğini söylerler. Yakın çevredeki kiralık bir evde görüşme gerçekleşir. K etrafına bakınır, ortalıkta bir mahkeme salonu yoktur, onun yerine son derece eski, küçük bir oda bulunmaktadır. K suçunun ne olduğunu öğrenmeyi talep etse de bu, mahkeme tarafından kabul edilmez. Josef K çaresizce, olan biteni anlamaya çalışır, girdiği çıkmazın farkına varmaya başlar. Bulunduğu odada ayrıca mahkeme için çalışan kadınlar bulunmaktadır, bu kadınlar K’ya yaklaşırlar ve eğer kendileriyle iyi geçinirse, K için hâkimlerle konuşup, ona yardım edebileceklerini söylerler. Bunun gibi birçok kişi K’yı düştüğü durumdan kurtarmak için araya girer, fakat hiçbiri başarılı olmaz.
Sonunda Josef K, 31. yaş gününde odasından iki görevli tarafından alınır. K adamlara karşı koymayı aklından bile geçirmez, adamların her istediğini yapar. Kendisi de yaşamına son vermeyi düşünmektedir. Adamlar tarafından bir taş ocağına getirilir ve bir kasap bıçağı ile “tıpkı bir köpek gibi” öldürülür.

Şato [değiştir]

“Şato”, Franz Kafka’nın “Amerika” ve “Dava” gibi bitirilmeyen ve Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan üç romanından biridir. 1922 yılında yazılan roman, 1926 yılında Max Brod tarafından yayımlanmıştır. Eser, K adlı bir kadastrocunun, esrarengiz bir şato ve onun temsilcileri tarafından şatoya kabul edilebilme çabasını konu almıştır; fakat K ne yaptıysa da bir türlü şatoya ulaşamamıştır.

İçerik [değiştir]

Romanın başlangıç bölümünde romanın kahramanı K, bir köye gelir. K, bu köydeki şatoda kadastrocu olarak çalışacaktır. K’ya köyde kalabilme izni olup olmadığını sorduklarında K, şatoya kadastrocu olarak atandığını söyler. İlerleyen zamanda köy muhtarı, şatonun bir kadastrocu isteyip istemediğinden emin olamaz, K’nın durumu muallâkta kalır ve daha sonra K şatoda kadastrocu olarak çalışmak yerine köy okulunda hizmetli olarak çalışmaya başlar.
Şatonun köy ve insanlar üstünde tartışılmaz bir otoritesi söz konusudur. Şato ulaşılmazdır, en üst kademedir. Şatoda aynı zamanda tam bir hiyerarşi söz konusudur, en tepede şatoda çalışan memurlar bulunur. K’nın da bütün çabası şatoya ulaşabilmektir. Şatoya ulaşmak K için bir saplantı haline gelir, bu yüzden birçok sorun yaşar. Bütün bu olan biten K’yı yıpratır, yorgun düşürür; K şatoyla görüşebilmek için bir randevu alır, fakat o kadar yorgundur ki uyuyakalır, bu yüzden randevuya yetişemez. Romanın son bölümünde iki bayanla K arasında bir konuşma geçer ve diğer romanlarında olduğu gibi roman aniden biter.

Kayıp [değiştir]

“Kayıp” Franz Kafka’nın “Şato” ve “Dava” gibi bitirilmemiş üç romanından biridir. Bu roman 1911 ile 1914 yılları arasında yazılıp; 1927 yılında Kafka’nın yakın dostu ve yayımcısı Max Brod tarafından, Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanmış eseridir. Roman ilk olarak Brod tarafından “Amerika” başlığı altında yayımlanmıştır.
Daha sonraları ise roman, Kafka’nın günlüklerinde ve mektuplarında adı geçen başlığı “Kayıp” adı altında yayımlanmıştır, günümüzde de edebiyat çevrelerinde bu başlık kullanılmaktadır.

Özet [değiştir]

16 yaşındaki Karl Rossmann ailesi tarafından ABD’ye gönderilir, bunun sebebi de Karl Rossmann kendisini baştan çıkartan bir hizmetçi kızdan çocuğunun olmasıdır. Amerika’da onu amcası karşılayacaktır. Karl, Avrupa’dan uzaklaşıp daha huzurlu bir hayat yaşamayı umduğu Amerika’ya ulaşmıştır, fakat daha romanın başında Karl, Amerika’nın onun için hiç de kolay bir yer olmadığını anlamıştır. Karl’ı New York limanında amcası karşılar. Amcası son derece varlıklı bir adamdır. Fakat kısa bir süre sonra Karl, amcasının izni olmadan yaptığı bir işten dolayı amcası tarafından reddedilir. Karl’ı ülkenin batısına gönderir, Karl orada bir otelde asansörcü olarak çalışmaya başlar, arkadaşlar edinir; fakat Karl orada da fazla tutunamamıştır, oradan da ayrılır. Son olarak Karl bir tiyatroda çalışmak üzere iş başvurusunda bulunur, orada çalışıp kendi geçimini sağlamak ister.
Roman burada, diğer tamamlanmamış romanlarında olduğu gibi aniden yarıda kesilir. Kafka’nın “Kayıp” adlı romanı diğer eserleri gibi ustalıkla yazılmıştır, ayrıca diğer romanlarına göre okuması daha rahat bir eserdir. Kafka bu romanında kapitalizmin insanları nasıl ezdiğini, onları değersiz kılıp kendi çarkı içinde eritip nasıl yok ettiğini anlatmıştır. Bu durumu da en belirgin olarak, tiyatroya iş başvurusunda kendi isminin “negro” olduğunu belirtmesi örneğinde görebiliriz. Kendisi ABD’ye Avrupa’dan gelmiştir, fakat orada kendini Amerikalıların Afrika kökenli insanları adlandırdıkları, pek de hoş karşılanmayan “negro” ismiyle tanıtması tamamen bir göndermedir.


  • Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlayamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlayamıyorum.Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
  • Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
  • Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.
  • Sanatımız, gözümüzün Gerçek'le kamaşmasıdır.Geri geri kaçan ucube maskelere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değil.
  • Kıyamet Günü'nü böyle adlandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; aslında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
  • Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?
  • Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır.
  • Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin bildiklerinden daha fazla bilecek misin? Bu yüzden bile biz insanlar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygılı, o kadar düsünceli, o kadar sevgiyle durmamız gerek.
  • Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı.
  • Duvar kendisine çakılmak üzere olan çivinin ucunu nasıl hissederse, o da şakağında öyle hissetti. Dolayısıyla hissetmedi.
  • Aylaklık bütün kötülüklerin kaynağı, bütün erdemlerin tacıdır.
  • Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydır. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibelidir. (Dr. Murnau)
  • Ev halkını koruyan Tanrıya inanmaktan daha keyif veren ne olabilir!
  • Seninle dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
  • Öff, dedi fare.Dünya da günden güne daraliyor.İlkin bir genişti ki,korktum,koştum ileri,uzakta sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu.Ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine doğru ilerliyorlar ki,en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgide kısılacağım kapana. Kedi:Sen de öyleyse yönünü değiştir,dedi ve kedi fareyi yedi. 07.Ocak.2008
  • Kim terkedilmiş bir hayat yaşar, ama yine de bazen insanlar arasina karişmak isteğini duyarsa, kim günün değişik zamanlarını, havadaki, is durumundaki vb. değişiklikleri dikkate alarak tutunabileceği bir insan kolu görmek isterse, sokağa bakan bir pencere olmadan uzun süre yapamaz.
  • Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.
  • Av köpekleri henüz avluda oynuyorlar; ama avları daha şimdiden ormanın içinde ne kadar hızlı koşarlarsa koşsunlar, ellerinden kaçamayacaklar..
  • Bürokrat için insanca ilişkiler değil, yalnızca nesne ilişkileri vardır. İnsan evrağa dönüşür. Evrağa verilen sayı ile belirgin kılınan, ölmüş bir varlık olarak evrağın akışına girer. Bu varlık, şahsen çağrıldığı zaman bile bir kişi değil, yalnızca 'olay'dır. 'Konu' ile ilgili olmayan ne varsa akıp gitmiştir. Resmi dairelerin koridorları aşağılanma kokar. Sigara içmek kesinlikle yasaktır. Bu yasağın kapsamına soluk almak da girer. Buna karşılık yürek çarpıntısına izin vardır, dahası çarpıntı olması istenen bir şeydir. Her türlü ümit uçup gider. kapıdan kapıya gönderilen kişiye suçluluk duygusu aşılanır. Buraya giren, yalnızca bir vizite kağıdı ya da pasaportunun uzatılmasını istese bile kendini suçlu duyumsar. En iyi olasılıkla bir dilek sahibidir, aslında ise suçludur...
  • Kargalar, bir tek karganin göğü yok edebilecegini ileri sürer. Ona kuşku yok; ama göklerin kulağı duymaz böyle bir savı, çünkü gökler kargaların yokluğu demektir.
  • Yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak.
  • Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
  • Belki bir şeylere sahipsin, ama kendi varlığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oldu sadece...
  • Bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir : masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü...
  • Bir merdivenin üzerine basılmaktan yeterince çukurlaşmamış basamağı, basamağın kendi açısından, ıssız çakılmış bir tahta parçasıdır yalnız.
  • Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle...Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktir kendini sana...Maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine...
  • Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de insanı çelmelemek içindir sanki.
  • İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş ve sözde bir sorunu, sözde bir çit içine almaktır.
  • İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötür geri dönemiyorlar.
  • Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir.
  • Kötü'nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
  • Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. İnsan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: "Bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.
  • Sonbaharda bir yol gibi: Temiz pak süpürüyorsun, sonra yol bir kez daha kurumuş yapraklarla örtülüyor.
  • Kötü'nün ondan bir şeyler gizleyebileceğinize inanmanızı sağlamasına izin vermeyin.
  • Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
  • Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.
  • Kötü'ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.
  • İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.
  • Din fedaileri bedeni küçümsemez, çarmıha gererek yüceltirler onu; bu açıdan düşmanlarıyla aynı görüştedirler.
  • İnsan, içinde yok edilemez bir şeyin varlığından sürekli emin olmadan yaşayamaz; ancak gerek bu yok edilemez şey gerekse de bu güven kendisinden daima gizli olabilir. Bu sürekli gizliliğin kendini açığa vurma yollarından biri, kişisel bir tanrıya inançta kendini gösterir.
  • Yılanın aracılığı gerekliydi: Kötü, insanı ayartabilir; ama insan olamaz.
  • Dünyayla arandaki savaşımda, dünyanın yanında ol.
  • İnsan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur, yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatını bulduğunda değil.
  • Tinsel bir dünyadan başka bir şeyin bulunmadığı gerçeği elimizden umuduzu alır, ama bize bir kesinlik bağışlar.
  • Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
  • Giyotin gibi bir inanç. Onun kadar ağır, onun kadar hafif.
  • Kendini sonsuz küçültmek ya da sonsuz küçük olmak.Birincisi mükemmelik yani eylemsizliktir; İkincisi başlangıç yani eylemdir.
  • Bu dünya için koşumlarını takınman gülünç.
  • Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerleyebildiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.
  • Her şey bir aldatmacadır: En az yanılmaya bakmak, normal ölçüler içinde kalmak, en aşırının peşinden gitmek...

Kafka (En)

Franz Kafka Birth and childhood

Franz Kafka was born on July 3, 1883, the first child of Hermann and Julie (née Löwy) Kafka. His parents were upwardly mobile middle class, his father setting up a dry goods store and his mother coming from a well-to-do family. Hermann Kafka was born September 14, 1852 in the little town of Wossek, about sixty miles south of Prague, near Pisek, the fourth child of a butcher, Jacob Kafka. His family was poor and at the age of 18 he moved to Prague in hopes of bettering his situation. He succeded, opening his own store and winning Julie Löwy, born March 23, 1856 in Podebray, the second child of Jakob Löwy, a well-to-do cloth merchant and brewer. They were married on September 3, 1882 and Franz, named for Emperor Franz Joseph of Austria-Hungary, came along less than a year later.

Two years later, another son, Georg, was born, but died a year later. Another son, Heinrich, was born in 1887, but also died less than a year later. The effect of this on Franz is difficult to assess. He later stated that the deaths were preventable, due to doctor's errors. Nevertheless, on September 22, 1889 the first of his sisters, Gabriele "Elli", was born, followed by Valerie "Valli" on September 25, 1890, and Ottilie "Ottla" on October 29, 1892. The children were brought up mostly by governesses, a common practice among the middle and upper classes of the time. The family moved from apartment to apartment as their financial situation improved, owing to the success of the store. Young Franz was quiet and withdrawn. However, he liked to write plays for his sisters to put on in their spare time, and was a voracious reader.

Franz was sent to German schools, not Czech ones, which demonstrates his father's desire for social advancement. At this time the vast majority of people in Prague spoke Czech, but owing to the power of the Austro-Hungarian Empire, the language of the elites was German. Franz had been speaking mostly Czech as a child (owing to the fact that his governesses were Czech), but learned to master the German tongue early, as reflected in his wonderful handling of it in his stories. In school he did well, taking classes like Latin, Greek and history. At 13, he had his bar mizvah, which he later remembered as dull and meaningless. His religious upbringing was limited mostly to that and going to the synagogue four times a year with his father, which didn't give him much to go on. In 1901 he graduated from the Altstädter Gymnasium, and went on to Charles Ferdinand University, where at first he decided to study chemistry, as one of his friends was doing. This only lasted for Twoweeks before he switched to law. The next semester he tried his hand at German Literature, only to find that the professors and the study didn't exactly agree with him, and went back to law, which he said he picked so it would not interfere with his mental life. At school he met another student a year younger than he was, Max Brod, who was a writer of some note and had his own little circle. The Twowould become very close friends for the rest of their lives. In June 1906, he graduated with a doctorate in law.

The Hermann & Co. Asbestos Factory, or Early Adulthood

Franz had been trying his hand at serious writing since about 1898, but these early works were destroyed. Later he began writing more seriously. His first extant story, Description of a Struggle, dates from 1904-1905. He got his first job at the Assicurizioni Generali Insurance Company in 1907 but soon left, due to the lengthy hours and intolerable conditions. Later, in 1908, he began working at the Workers' Accident Insurance Institute, where he would work most of the rest of his life, although only sporadically after 1917, and in June 1922 he was put on "temporary retirement" with a pension. This job, although not great, had short hours (8 to 2) and so allowed him time to think and write. In 1911, however, this state of affairs was shattered when his father wanted him to take charge of his brother-in-law Karl Hermann's asbestos factory, which took up a lot of his time until 1917 (when it was shut down) and literally almost drove him to suicide. He still looked extremely young, sometimes being mistaken for being 15 or 16 when in fact he was 28. In 1911 he also made a trip to Paris, Italy, and Switzerland with Brod. He also became very interested in Yiddish theater (think a more melodramatic, more ethnic, shlockier, unintentionally funny sitcom or soap opera), even going so far as to give a talk on Yiddish in 1912 and becoming close friends with Isaac Löwy, a Yiddish theater actor, whom his father considered a good for nothing. Besides, Hermann Kafka thought his son was too eccentric, with his vegetarianism and quiet nature.

Max Brod convinced Kafka to publish some of his work, and in January 1913 Meditation, a collection of some early short stories and sketches, appeared. In the meantime he was gathering information for his "American novel," which he began writing in 1912.

Throughout his college days and well into adulthood, Franz was definitely not living the life of a monk. He had numerous affairs and one-night stands with barmaids, waitresses, and shopgirls, not to mention his visits to the whorehouses, activities that most men in Prague at the time also indulged in. However, these relations with women were entirely sexual. They didn't mean anything to him beyond immediate sexual gratification.

The most bizarre aspect of his sex life, though, was that sex was absolutely repulsive and disgusting to him. Hence, the very idea of "normal married life" with a respectable woman was too much for him. "Coitus as the punishment for the happiness of being together," he wrote in his diary, when faced with the prospect of marriage and what that would entail. He would time and again break off engagements, sometimes nearly at the last minute, in order to escape it. Franz seems to have suffered from the malady common to many at that place and time: namely, the virgin/whore complex, where every woman is either a "nice girl" or a slut, with no room in between. So a normal, adult affair with a woman he liked and respected would prove all but impossible, as Felice Bauer soon found out.

Felice

On the evening of August 13, 1912, Franz met Felice Bauer, born November 18, 1887 and living in Berlin, at Brod's house and soon became enamored of her?at least of the image of her he had in his mind. He began writing her long letters about everything, although mostly about himself and his feelings of inadequacy. In this first flush of love he wrote "The Judgment" on the night of 22-23 September, which he dedicated to her. He considered it his first mature work, and proudly read it to his family and friends. In November and December he wrote "The Metamorphosis." He also worked at Amerika, or Der Verschollene (The Stoker, the first chapter, appeared separately in book form in 1913); work on it continued sporadically until 1914.

During this time, in September 1913 he went to a sanatorium in Riva, Italy for his health, which had never been extrordinarily good, and there met an 18-year-old Swiss girl, Gerti Wasner, whom he liked very much. He would do cute things like knock on the ceiling (their rooms were directly on top of each other) and go to the window to talk to her at night, or write fairy tales to read her over breakfast. Although this affair only lasted the ten days they were there together, it seems to have made a deep impression on him.

Meanwhile the courship by letter of Felice continued. He would write her every day, sometimes even more often, frequently complaining about how bad or dirty he was, but confident that she would listen to it all. Eventually he proposed to her in 1913, and she accepted, although in the same letter Franz wrote asking her he also went on and on as to why he would be bad for her.

Felice had a friend, Grete Bloch, born 1892, who also began writing to Franz. She acted as an intermediary between Franz and Felice; Franz would write to her about some of his problems with Felice, and she would try to help. They wrote each other many letters and built up a kind of friendship. Grete wanted more, though�she seems to have wanted Franz all to herself.

PRAGUE WRITER IN PATERNITY SUIT SHOCKER!

|The Prague Enquirer has recently found out that Franz Kafka, 31, an insurance worker who "scribbles" in his spare time, has allegedly fathered a son by one Grete Bloch, 22, a friend of his fiancée, Felice Bauer, 26. Sources tell the Enquirer that the Twolovers supposedly sneaked away together during the few times they met on visits, sometimes with Bauer in tow. Kafka and Bloch reportedly have been having a hot-'n-heavy affair, with Bauer knowing nothing of it. A teary Bloch told the Enquirer that she didn't want to spoil the relationship between Kafka and Bauer, so she kept quiet about her pregnancy and dropped out of sight. "I love him, but I know what this relationship means to him�escape from his hellish life with his family."

Frankly, I think this whole episode is tabloid material. I tend to doubt it myself. For one thing, the only source for it is Grete Bloch herself, in a letter written to a friend 25 years after the fact, in 1940, which Max Brod got ahold of from a friend and printed in the second revised edition of his Kafka biography. She says she had a little boy in 1914 that died at the age of seven, in 1921. There is no other concrete evidence for any of this, and Grete said that Franz knew nothing about the child, which seems to be a little unbelievable, since they did in fact keep in contact for a couple of years after. In fact, when Franz, Felice, and Grete met again seven or eight months later, it should be noted that nobody seemed to notice anything amiss! Grete apparently became a bit enamored of him, whom, we must note, she admired fervently. Wishful thinking, perhaps? Also, it's hard to believe Kafka, who was deathly afraid of sex anyway and who wrote pages and pages of letters to Felice about why he couldn't bring himself to do the nasty with her, would then go after her friend. Franz was, after all, virtually incapable of a "normal" sexual affair with a "nice girl" like Grete, owing to his rather neurotic attitude towards sex. Unfortunately, we can't ask Grete more about it, since she was beaten to death by the Nazis in 1944. The conclusion? There's no way to know for certain, although probably not.

The Trial, or Tuberculosis Takes its Toll

August 2 � "Germany has declared war on Russia. Swimming in the afternoon." � Diary, 1914
Franz broke off the engagement in July of 1914, undergoing a particularly nasty scene in a hotel with Felice, her sister Erna, and Grete Bloch, but nevertheless continued writing to her. He began writing The Trial that same year, working on it off and on until 1916. Max Brod hounded Franz to publish some more of his work, and "The Judgment" appeared in 1913. "The Stoker" also came out in 1913 and "The Metamorphosis" in 1915, put out by Kurt Wolff Verlag, his publisher, which had some faith in him but he remained almost unknown. In 1915 he won the Theodor Fontane Prize, 800 marks and an ever more slightly hightened reputation. He toyed with the idea of being a soldier after World War I broke out, apparently to prove his manhood, or perhaps to escape his engagement to Felice, even though he professed to hate both sides, but eventually lost interest. In any case, he was exempt from it by his job in the Worker's Accident Insurance Institute, which was partially owned by the government.

Although Franz proposed again to Felice in July 1917 after actually spending a week with her at Marienbad, and later taking a trip with her to Budapest, he began coughing up blood and in August was diagnos ed with tuberculosis. Always fearful of marriage and sex, this spelled the end of his relationship with Felice, who had had about enough of his crap. She married another man in 1919 but kept his letters.

After the diagnosis of his tuberculosis, he went to stay with his favorite sister, Ottla, in Zürau, northwest of Prague, which was peaceful, healthy, and most of all for the hypersensitive-to-noise Kafka, quiet. Here he wrote what would become The Blue Octavo Notebooks, a collection of proverbs, thoughts and sketches. After eight months of what he later termed the happiest period in his life, he returned to Prague.

Despite his failing health, he became engaged again, this time to Julie Whoryzek (1891-1939), the daughter of a synagogue janitor and shoemaker, in 1919, causing his father to go on and on about how he would have to sell the store and emigrate to escape the shame to the family name caused by this union, one of the reasons he would write the confessional, lacerating Letter to His Father that same year. (Incidentally, his father never saw this letter. Franz gave it to his mother so that she would give to him, but after looking at it she thought better of it.) Nevertheless, Franz went so far as to pick out an apartment for him and Julie and came within a couple of days of the wedding before breaking it off. A new person had come into his life.

Milena

Milena Jesenská-Pollak was the wife of one of Franz's friends, Ernst Pollak. She was born August 10, 1896, and was a strong, intelligent woman who recognized his talent and uniqueness. They began writing to each other in 1920 and very occasionally saw each other. Milena wasn't Jewish but she did relate to Jews. Her husband, she said, was unfaithful to her "a hundred times a year," and she found some solace in Franz after separating from Pollak. Whether or not they were lovers isn't really clear. They did love and care for each other very much, but Franz's fear of sex remained, which he openly discussed with her. She was very understanding, not just with this matter but with all his problems. They did go to see each other a few times, but again, as with Felice, this was mostly an affair-by-mail. After a while, in 1923, Milena and Pollak were reconciled, and Franz broke off the relationship, saying they shouldn't see each other or write. The Castle was written in about nine months of feverish work during 1922. Kafka's most complex and perhaps strangest work (no mean feat), it's since been interpreted thousands of times in hundreds of different ways, even though (or perhaps because) it remained unfinished. Milena seems to have been a major inspiration, specifically in the character of Frieda, and a café she and her husband frequented in Vienna, the Herrenhof, turns up in the book.

Dora

"Ev'ry morning, ev'ry evening, Ain't we got fun?/ Not much money, oh but honey, ain't we got fun?" � 1921

In the summer of 1923, owing to his interest in Judaism and Zionism, Franz was trying to learn Hebrew (which had been taught at school but didn't make an impression on him at the time), and went through a couple of teachers before meeting Dora Diamant (sometimes spelled Dymant), an Orthodox Jewish girl from Poland who could read Hebrew fluently. She purpoted to be about 19 years old, but in fact was more like 24. They met in July in the resort town of Graal-Müritz on the German coast of the Baltic Sea and hit it off more or less immediately. They became very close, and in September Franz moved out of his parents' apartment, which, aside from a few attempts from 1915-1917 to have his own place, he had never left and moved to Berlin with Dora. The nature of the relationship between them is not really clear. Although they shared a Tworoom apartment in a boarding house, Franz seems to have had more of a friendly rather than a sexual relationship with her. Despite their poverty, being unable to pay even the electric bill, he seemed happier than he had ever been in his life, writing "A Little Woman," "The Burrow," and "Josephine the Singer, or the Mouse Folk."

My love, my love, my good one!"

As 1924 began, Franz's health got worse and worse. He was forced to go to a couple of sanatoriums, and his weight plummeted. In April he went to a sanitorium in Kierling, Austria, near Vienna. He agreed to the publication of "A Hunger Artist," with some other stories, and began proofing the galleys. He asked Dora's rabbi father for permission to marry her, even though he was almost totally wasted away, and was turned down. But he seemed happy enough with Dora at his bedside. He died on June 3, 1924.

Dora was inconsolable. "My love, my love, my good one!" she went around crying (which always breaks my heart and brings a tear to my eye). The funeral was held on June 10th at the Jewish Cemetery in Prague.

Epilogue

Franz's dad and mom lived until 1931 and 1934, respectively. They were buried in the same plot he was.

His sisters did not meet so kind a fate. During World War II, Elli and Valli and their families were shipped off to the Lodz ghetto, and apparently died in the uprisings there or were sent to death camps. Ottla separated from her Gentile husband, Josef David, since she felt she had no right to avoid the suffering of her people, and was sent to the Theresienstadt (Terezin) concentration camp in northwestern Bohemia. She volunteered, in 1943, to help accompany a trainload of children somewhere, which turned out to be Auschwitz. Here's the entry in Auschwitz Chronicle 1939-1945 by Danuta Czech

7 October [1943] 1,260 Jewish children and their 53 care givers are transferred from Theresienstadt in an RSHA transport. They are killed the same day in the gas chambers.

Felice Bauer moved after her marriage to Switzerland and later, in 1936, to New York. She was widowed in 1937 and later started her own business. Shocken Books offered to buy the letters from Franz to her in the 50s, but she refused. Finally she gave in and sold them for $5,000. She needed the money, mostly due to her failing health. She died in 1960, leaving a son and a daughter.

Milena Jesenská remained a fierce devotee of Franz, writing a lengthy obituary for him and becoming his Czech translator. She eventually divorced Pollak, remarried, had a daughter, Jana, and divorced again. She worked to improve the situation of the Jews, who were starting to be persecuted by the Nazis. She was sent to the Ravensbrück concentration camp for this, where Margarete Büber-Neumann met her and was impressed enough to eventually write a book about her Kafkas Freundin Milena, translated into English with the ridiculous title, Mistress to Kafka, (now available as Milena, The Tragic Story of Kafka's Great Love). Milena died from kidney failure there on May 17, 1944. Her daughter wrote a book about her mother in 1968 and was killed in a car wreck in 1981. For more information about Milena, see my Milena Jesenská tribute page.

Dora Diamant never really got over Franz's death. She eventually married and had a daughter, only to have her husband deported by the Nazis and never heard from again. She sometimes talked about Franz, awestruck and quite possesive, calling herself Dora Kafka and complaining that his instructions to burn his works should have been carried out. She moved to London with her daughter, where she died August 15, 1952. Her daughter Marianne died in 1982.
Max Brod didn't carry out his friend's instructions to burn his works, of course (or you wouldn't be here looking at this page). He edited and had published virtually everything Franz wrote. In 1939 he moved to Tel Aviv in Israel, taking with him almost all of Kafka's manuscripts, in order to avoid the Nazis, where he lived until his death in 1968, with a reputation as either the man who saved Kafka for the world or as the man who disregarded his friend's dying wishes.

Franz Kafka has become an icon of sorts, emblematic of modern times. His popularity increased exponentially after the publication of his stories in the 20s and 30s, especially in the English translations done by the Muirs. He is now an institution, his own adjective. About ten years ago, somebody bought the manuscript of The Trial for close to Twomillion dollars. Not quite as good as Stephen King or John Grisham, but not bad for an uncompleted manuscript meant for the flames. (Just imagine the royalties!) Few writers have had such an effect on their times as he has.
 
 
  
"How could a photograph convey with such complete certainty the secret feelings of the person shown in it ?"

"To die would mean nothing else than to surrender a nothing to the nothing, but that would be impossible to conceive,  for how could a person, even only as a nothing, consciously surrender himself to the nothing, and not merely to an  empty nothing but rather to a roaring nothing whose nothingness consists only in its incomprehensibility."
Franz Kafka - December 4, 1913


"I waver, continually fly to the summit of the mountain, but cannot stay up there for more than a moment. Others waver too, but in lower regions, with greater strength; if they are in danger of falling, they are caught up by the kinsman who walks beside them for that purpose. But I waver on the heights; it is not death, alas, but the eternal torments of dying Kafka diaries
 
"Couldn�t read it for its perversity. The human mind isn�t complicated enough"
Albert Einstein, after returning a Kafka novel loaned to him by Thomas Mann.

"The look in Kafka�s eyes was always a little puzzled, full of the wisdom of children and of melancholy slightly counter pointed by an enigmatic smile. He always seemed to be somewhat embarrassed."
John Urzidil, The Kafka Problem

"In Kafka we have the modern mind, seemingly self-sufficient, intelligent, skeptical, ironical, splendidly trained for the great game of pretending that the world it comprehends in sterilized sobriety is the only and ultimate real one � yet a mind living in sin with the soul of Abraham. Thus he knows Two things at once, and both with equal assurance: that there is no God, and that there must be God"
Erich Heller, Franz Kafka
 
Prague  Franz kafka
"The Prague that I not only love but also fear."
Letter to Ottla, 10/8/23
"And yet Kafka was Prague and Prague was Kafka. Never had it  been Prague so perfectly, so typically, as during Kafka's lifetime and never would it be so again. And we, his friends, 'the happy few'...we knew that the smallest elements of this Prague were distilled everywhere in Kafka's work."
Johannes Urzidil - The World of Franz Kafka.
 
Franz Kafka bronze sculpture
"My life was sweeter than other people�s and my
death will be more terrible by the same degree."

Franz Kafka
The city of Prague paid tribute to its most renowned literary son unveiling a monument to Franz Kafka. The 12ft tall bronze sculpture, a walking headless figure with Kafka sitting on the shoulders, was created by a Czech artist Jaroslav Rona. The sculpture was inspired by Kafka�s work, especially the story �Description of a Struggle.� The monument was erected in a tiny park between the Spanish Synagogue and the Church of the Holy Spirit, on the border of Prague�s Jewish district in a place that symbolizes the city�s religious and cultural diversity. �It�s an extraordinary unique day for both Franz Kafka and the capital, Prague,� Prague Mayor Pavel Bem told a crowd of several hundred people who had gathered in the cold gray evening to watch the ceremony. �Today we redeem a debt we owe our history and one of the greatest writers of the 20th century.� The crowd was served bread, pate, pickled cucumbers and Riesling wine. About a dozen young men attending the ceremony wore black suits, ties and hats � the apparel Kafka wore. The monument was erected by the Franz Kafka Society, which was founded shortly after the collapse of communism in 1989 to promote the legacy of Kafka and other Jewish  and German writers from Prague.


 

Photo taken by Rick Hansen CA
"The experience of life consists of the experience which the
spirit has of itself in matter and as matter, in mind and as mind, in emotion, as emotion, etc."
Franz kafka

"By believing passionately in something that still does not
exist, we create it."
Franz Kafka

"The nonexistent is whatever we have not sufficiently desired. Only after death, only in solitude, does a man�s true nature emerge. In death, as on the chimney sweep�s Saturday night, the soot gets washed from his body"
Franz Kafka






I recently moved to Santa Rosa California. Just around the corner
is a Franz Kafka Road. The name was familiar but I knew little
or nothing about the man...
Rick Hansen CA
  
Franz Kafka air plan
Human nature, ever changing and as unstable as the dust, can endure no restraint. If it binds itself it soon begins to tear madly at its bonds, rending everything asunder,  the wall, its bonds, its very self.

"I have powerfully assumed the negativity of my times "

"Only our concept of time makes it possible for us to speak of the Day of Judgment by that: in reality it is a summary court in perpetual session"

Amusement-park photograph from the Parter in Vienna.
Left to right: Kafka, Albert Ehrenstein, Otto Pick, and Lise Kaznelson. These three were in Vienna for the Eleventh Zionist Congress when Kafka was there.
 
"In science one tries to tell people, in such a way as to be understood by everyone, something that no one  ever knew before. But in poetry, it's the exact opposite."

"Theoretically there is a perfect possibility of happiness: believing in the indestructible element in oneself and not striving towards it"

"But questions that don�t answer themselves at the very moment of their asking are never answered."









Later in life Franz Kafka would learn Hebrew and dream
of going to Israel.

 
 
franz kafka stemp
"We are as forlorn as children lost in the wood.  When you stand in front of me an look at me, what do you know of the  grief's that are in me and what do I know of yours.  And if I were to cast myself down before you and tell you, what more would you know about me that you know about Hell when someone tells you it is hot and dreadful?  For that reason alone we human beings ought to stand before one another
as reverently, as reflectively, as lovingly, as we would before the entrance to Hell."
Franz Kafka written at 20 years of age-










   
On the stamp issued in Czechoslovakia in 1969, Kafka�s portrait is shown with a drawing of medieval Prague - the home of one of the  biggest Jewish communities in Europe and with tombstones of Old Jewish Cemetery on the background. It was a part of UNESCO cultural heritage set of 6 stamps with famous people in caricatures style made by one of UNESCO original activist Adolf Hoffmeister (1902 � 1973) , a famous Czech artist and diplomat who knew Kafka personally as well as Salvador Dali, Bertolt Brecht, and James Joyce. 
 
 
When Israel Postal Authorities in 1998 released set of 6 stamps with selection of renowned figures represented the multifaceted
nature of the Jewish contribution to general culture- Franz Kafka stamp was among them too. One the stamp and the tab is his
portrait based on the last pictures made in 1924 in a sanitarium in Kierling, Austria, near Vienna.
 
Around the corner from the Unicorn in Celetna, the Kafka
family  lived at Number 3, "At the Three Kings," from 1896
to 1907 while  Franz was attending gymnasium and then
the German section of  Prague University in the next street, 
Zelezna
(Eisengasse.) His room  on the first floor gave out on
the street, a benefit he set forth in  The Street Window, one
of his earliest literary fragments.  As he recalled in a 1920
letter to Milena Jesenska, the window  served as the vehicle
for his first guilt-ridden sexual encounter  with a prostitute.

"I remember the first night. We were living at the time in Celetna Street, across from a dress shop, where a shop girl always used to stand in the door. There I was in my room, just a little past my twentieth birthday, incessantly passing back and forth, busy cramming for the first State Boards...(by trying to memorize material that made no sense to me whatsoever.) It was summer, very hot at the time, altogether unbearable. I kept stopping at the window, the disgusting Roman law clenched between my teeth, and finally we managed to communicate by sign language..."
   
Franz Kafka
Franz Kafka born July 3 in Prague -Alstandt, the first child of the merchant Hermann Kafka (1852-1931) and his wife Julie, née Löwy (1856-1934).  His brothers and his sisters: Georg (born 1885, died fifteen months later; Heinrich (born 1887, died six
months later); Gabriele, called Elli (1889-1941); Valerie, called Valli (1890-1942); and Ottilie, called Ottla (1892-1943).
 
"An innocent child, yes, that you were, truly,  but still more  truly have you been  a devilish human being !".
The Judgment. Father speaking to son.
Kafka was Two-year old. Almost thirty years later Kafka sent this picture to his fiancée, Felice Bauer, with the comment:
"I enclose picture of myself when I was perhaps five years old. At that time, that angry face was just for fun, but now I think of it as the secret truth... I probably wasn't really five in this photograph more like Two-but you, as someone who likes children, would be a better judge  of that than I.  When there are children around I prefer to keep my eyes shut."
 
Franz Kafka's  Letter to his Father
"The tremendous world I have inside my head.
But how [to] free myself and free it without being
torn to pieces. And a thousand times  [I'd] rather
be torn to pieces than rather it in me or bury it.
That, indeed, is why I am here, that is quite clear
to me."

"For me as a child everything you called out to me was positively a heavenly commandment, I never forgot it,
it remained for me the most important means of forming a judgment of the world, above all of forming a judgment of you yourself, and there you failed entirely"
Franz Kafka's  Letter to his Father







 
Franz kafka sisiters
"I was so insecure about everything that all I
was really sure of was what I already held
in my hands or my mouth or what was
well on its way there."
"Anything that has real and lasting value
 is always a gift from within."

"There art Two cardinal sins from which all
others  spring: Impatience and Laziness"







 
"There are Two main human sins from which all the others derive: impatience and indolence. It was because of impatience that they were expelled from Paradise, it is because of indolence that they do not return. Yet perhaps there is only one major sin: impatience. Because of impatience they were expelled, because of impatience they do not return."

"The fact that there is nothing but a spiritual world deprives us of hope and gives us certainty."

House number 27/I at the corner of Karpfensgasse and Enge Gasse (later Maiselgasse), where Kafka was born  on July 3, 1883.
 
"Every revolution evaporates and leaves only the slime of a new  bureaucracy"

"The old castle often loomed in K's dreams"

Model of the Old City made by Anton Langweil between 1826 and 1834. Identifiable are Kafka's birthplace ( o ) and Twoof the family's later addresses, the Minute House ( ooo ) and Zeltnergasse 3 ( ooo ).

 
Milená Jesenská franz kafka
Milená Jesenská (1896-1944)
was the daughter of a Czech nationalist professor who had her interned in a mental clinic for eight months for stealing money from him to give to her lovers. Soon after her release, she married ernst Polak, a German-speaking Jew, and they settled in Vienna. Neglected by her unfaithful husband, Milená resorted to taking cocaine. To provide herself with independent means, she took up journalism, and in 1919 wrote to Kafka asking permission to translate his works. This triggered an intense correspondence that filled a mutual need for intimacy. They had hour days together in Vienna, but Kafka could not sustain the relationship, and Milená did not want to leave her husband.

Milena died in Ravensbruk concentration camp in 1944. victim of the Holocaust.


"My life is hesitation before birth"
 
Julie Wohryzek
"...Once more the odious courtesies began, the first handed the knife across K. to the second, who handed it across K. back again to the first. K. now perceived clearly that he was supposed to seize the knife himself, as it traveled from hand to hand above him, and plunge it into his own breast. But he did not do so, he merely turned his head, which was still free to move, and gazed around him. He could not completely rise to the occasion, he could not relieve the officials of all their tasks; the responsibility for this last failure of his lay with him who had not left him the remnant of strength necessary for the deed.... from The Trial"








Julie Wohryzek , daughter of a synagogue servant, * 1891-1944 January 1919 Franz Kafka meets Julie Wohryzek in a pension (pension Stuedl) in Schelesen [ Zelezná ] (noerdl. v. Prague), in which it is for recovery. October/November. 1919 Planned marriage fails, because an intended dwelling was otherwise assigned. 6.Juli 1920 Last well-known meeting
 
Gerti Wasner and Franz kafka

"If I felt in love, I would be in a world in which I could
  not live."

"God gives the nuts, but he does not crack them".



Gerti Wasner- In September 1913, Franz went to a sanatorium in Riva, Italy and there met Gerti Wasner, an 18-year old Swiss girl whom he became very close to. He later wrote that she was one of the very few women he had been intimate with, but unfortunately they were together only about ten
days.






 
"Isolation is a way to know ourselves."
"Intercourse with human beings seduces one to self  contemplation"




Minze Eisner Kafka met her in Schelesen and advised her in her plans to run a farm.



 
Felice and Kafka
Felice and Kafka in Budapest, July 1917. While attending a small party, on August 13, 1912, Kafka met Felice Bauer, a secretarial assistant in a Berlin office. The Two met at the home of Max Brod's father. On September 20, Kafka began writing letters to Felice. Many biographers believe Kafka "created" Felice during this period; not being near her he created a mental image Felice could never equal. It was not until Spring of 1913 that Kafka met with Felice in Berlin. A number of sources indicate Kafka did not love Felice, and any attraction was limited. It is possible Kafka was looking to prove to his father he was "normal" and planned to settle and start a family. About the same time, Kafka met an Swiss woman, according to his diary, and there is also evidence of a close friendship with Grete Bloch, a friend of Felice Bauer.






 
fl_24.gif (3376 bytes)
The engagement announcement Felice Bauer published in the Prague paper, April 21, 1914.----"The engagement of their children Felice and Franz is humbly announced by Carl Bauer and wife Anna née Danziger, Berlin Charlottenburg, Wilmersdorterstrasse 73, and Hermann Kafka and wife Julie, Prague, Old Town Square 6.
Felice Bauer
Dr. Franz Kafka
Engaged Berlin in April 1914
Reception to be held the Monday after Pentecost, June 1"
 
Franz Kafka Letter
One of Kafka's letters to Felice. the address is that of her workplace, the Carl Lindstrom Parlograph Company. Her mom had the bad habit  of reading her daughter's mail, and disapproved of Franz's courtship by mail, which she thought was "excessive."





 
Dora Diamant
1923- Dora Diamant, a Polish, Orthodox Jew. Dora was only 19 when the pair moved to Berlin. Kafka enjoyed Dora's company,
forming a relationship much better than those of his past. It is possible Dora and Franz were in love, not merely companions. They traveled together during the last year of Kafka's life.  Kafka was so pleased with his life, he decided to burn his previous writings. He informed Dora, asking her to destroy
the manuscripts if he was unable. Curiously, after making the request Kafka produced The Burrow. In April 10 1924 Kafka is taken to sanatorium by Dora, the Two remain together
until Kafka's death. August 1952 Dora Diamant dies in London.
 
In the summer of 1923, owing to his interest in Judaism and Zionism, Franz was trying to learn Hebrew (which had been taught at school but didn't make an impression on him at the time), and went through a couple of teachers before meeting Dora Diamant, born 1904, a 25-year-old Orthodox Jewish girl who could read Hebrew fluently. They met in July in the resort town of Graal-Moritz on the German coast of the Baltic Sea and hit it off more or less immediately. They became very close, and in September Franz moved out of his parents' apartment, which, aside from a few attempts from 1915-1917 to have his own place, he had never left and moved to Berlin with Dora. The nature of the relationship between them is not really clear. Although they shared a Two room apartment in a boarding house, Franz seems to have had more of a friendly rather than a sexual relationship with her. Despite their poverty, being unable to pay even the electric bill, he seemed happier than he had ever been in his life, writing "A Little Woman," "The Burrow," and "Josephine the Singer, or the Mouse Folk."
 
Hedwig Weiler Franz Kafka
"Man cannot live without a permanent trust in something indestructible in himself, and at the same time that indestructible something as well as his trust in it may
remain permanently concealed from him.''







Hedwig Weiler. Kafka met her in Triesch in 1907



 
1852-1931,Kafka's Father. Son of the butcher Jacob Kafka and his wife,Franziska (nee Platowski),he was born and raised in Wossek,southern Bohemia. From 1882 on, he was a fancy-goods merchant in Prague. Franz's relationship with his father was, to put it lightly, tempestuous, and would end up becoming the basis of much of his work.-Kafka�s father was a bully, both to his wife and to Kafka himself. In his autobiographical work "Brief an der Vater" ("Letter to the Father"), written in 1919, Kafka blamed his father for his inability to break his family ties and establish an independent married life for himself. He believed that his father had broken his will, and made him feel permanently impotent. Kafka�s father was the very opposite of Kafka himself: he was a down-to-earth shopkeeper who was obsessed with money and social success. In Kafka�s imagination, this man belonged to a race of "giants": at the same time he hated and admired him. Kafka�s relationship with his father comes out in some of his books as a hopeless conflict against an overwhelming power: for example, in The Trial, or The Castle. This relationship is addressed more directly in Das Urteil (The Judgment) (1916). Yet despite the obvious need to get away from this person, Kafka spent a major part of his life living with this awful man.
 
Franz Kafka Kafka mother
"I think we ought to read only the kind of books that wound and stab us...We need the books that affect us like a disaster, that grieve us deeply, like the death of
someone we loved more than ourselves, like being banished into forests far from everyone, like a suicide.
A book must be the axe for the frozen sea inside us"





Kafka's mother's engagement photo 1882 Julie Lowy 1856-1934, Kafka's mother. Daughter of the Jewish textile merchant and brewer Jakob Lowy and his wife Esther (ne'e Porias), she was born and raised in Podiebrad on the Elbe. She married Hermann Kafka in 1882.Although Kafka was not especially close to his mother, he identified more with her side of the family.
These people were intellectual, spiritual and melancholy, and shared his sensitive nature and delicate physical disposition.

 
"You asked me recently why I maintain that I am afraid of you. As usual, I was unable to think of any answer to your question, partly for the very reason that I am afraid of you, and partly because an explanation of the grounds for this fear would mean going into far more details than I could even approximately keep in mind while talking. And if I now try to give you an answer in writing, it will still be very incomplete, because, even in writing, this fear and its consequences hamper me in relation to you and because the magnitude of the subject goes far beyond the scope of my memory and power of reasoning" From: Letter To His Father



    
Franz Kafka parents
"The whole world is growing smaller every day."

"Was he an animal, that music had such an effect upon him?
He felt as if the way were opening before him to the unknown nourishment  he craved."



The parents with Elli Kafka's sister, her husband Karl Hermann they were married 1911 and their son Felix, on summer
holiday, 1914.








   
Franz Kafka books
"If it had been possible to Built the Tower of Babel without  ascending it, the work would have been permitted."

"I've always admired," said my acquaintance, clutching me with one hand and pointing with the other at the statue of St. Ludmila, "I've always admired the hands of this angel here to the left. Just see how delicate they are! Real angel's hands! Have you ever seen anything like them? You haven't, but I have, for this evening I kissed hands"
Description of a Struggle
   
Max Brod, May 27, 1884, Prague, Bohemia, Austria-Hungary [now in Czech Republic]. Dec. 20, 1968, Tel Aviv, Israel), Czech-born, German-language novelist and essayist known primarily as the friend of Franz Kafka and as the editor of his major works, which were published after Kafka's death. Brod studied law at the University of Prague, and in 1902 he met and befriended Kafka. Brod later worked as a minor government official and as a drama critic. He was an active Zionist from 1912, and he went to Israel in 1939, fleeing the Nazi invasion of Czechoslovakia. He was subsequently a drama adviser to the Habima theatre company in Tel Aviv  Israel.
  Max Brod, Kafka's lifelong friend.     Brod in his last years.  
   

Kafka's paternal grandparents, Jakob Kafka (1814-1899),
a butcher in Wossek, and his wife, Franziska (1816-1880/90)
"A belief is like a guillotine just as heavy, just as light"
"Many people prowl round Mount  Sinai. Their speech is blurred, either they are garrulous or they shout or they are taciturn. But none of them comes straight down a broad, newly made, smooth road that does its own part in making one's strides long and swifter"

 
Jakob Kafka's Two-sided whetstone with the
Hebrew inscription "Kosher"


   
The Metamorphosis
"As Gregor Samsa awoke one morning from uneasy dreams he found himself transformed in his bed into a gigantic insect. He was lying on his hard, as it were armor-plated, back and when he lifted his head a little he could see his domelike brown belly divided into stiff arched segments on top of which the bed quilt could hardly stay in place and was about to slide off completely. His numerous legs, which were pitifully thin compared to the rest of his bulk, waved helplessly before his eyes". The Metamorphosis


nbmtmphs3w-w.jpg (104185 bytes)
   click for full size
Kafka's third book, The Metamorphosis. the first edition, 1916 The cover illustration is a lithograph by Ottomar Starke. When Kafka learned that Starke was to-do an illustration, he wrote: "The insect itself must not be illustrated by a drawing. It cannot be shown at all, not even from a distance".
 
The Metamorphosis
"No obligation will arise as far as you are concerned."

"I do not mean that earlier generations were essentially better than ours, but only younger."
 
"It is the thousandth forgetting of a dream dreamt a thousand times and forgotten a thousand times, and who can damn us merely for forgetting for the thousandth time?"

"Self-satisfaction will be punished."

"Intercourse with human beings seduces one to self-contemplation."


"And how, in particular, can anything be a false physical
state of an object ?"



Dr. Hoffman�s sanatorium in Kierling, where Kafka died on
June 3, 1924
 
"A physiologist might give a complete physical description of the brain and nervous system at a particular time,
but he could never distinguish some of those states as true and others as false, not would he have any idea what to look for if he were asked to do this."
 
The picture on the right side-Sanatorium guests: first row, left to right, Robert Klopstock,the  dentist Glauber, Kafka: above them,
Irene Bugsch, Frau Galgon, unidentified woman, Margarete Bugsch: third row, right. Ilene Roth.
(the same group left picture as above)
 
The Pinkas-Synagogue, regularly attended by the Franz Kafka
The Pinkas-Synagogue, regularly attended by the Kafka family during their first years in Prague, photograph from the time of   the"  sanitizing" of the ghetto.
 
The
Pinkas Synagogue is the work of the Horowitz family. In 1535 Aaron Meshullam Horowitz had it built between
his house "U Erbu*" and the site of the Old Jewish Cemetery. After the Second World War, the synagogue was turned into
a Memorial to the Jews of Bohemia  and Moravia murdered by the Nazis. On its walls are inscribed the names of the
Jewish victims, their personal data, and the names of the communities to which they belonged. In 1968, however, the
Memorial had to be closed because ground water had penetrated the building  foundations, thus endangering the structure.
During work on the underground waterproofing of the building, a discovery was made of vaulted spaces with an ancient
well and ritual bath. The Communist regime deliberately held up renovation work and the inscriptions were removed.
Not until 1990 was it possible to complete the building alterations. Finally, in 1992-1994, the 80,000 names of the
Bohemian an Moravian Jewish victims were rewritten on its walls.
 
Franz Kafka with Ottla his favorite sister
Franz with Ottla his favorite sister.
 
"The tremendous world I have inside my head. But how free myself and free it without being torn to pieces.
And a thousand times rather be torn to pieces than retain it in me or bury it.  That, indeed, is why I am here,
that is quite  clear to me."

"Wisdom is thus not what men first of all seek  They seek, instead, the justification for what they happen to cherish,"
   
Franz, age twenty-seven, Elli (Gabrele), age twenty-one, Ottla (Ottilie), age eighteen, Valli (Valerie), age twenty.

All Franz three sisters were murdered by the Nazis for being Jewish at
Lodz Ghetto and Auschwitz .

Elli (1889-1942?) at age 21. She would marry Karl Hermann in 1910, who would start the asbestos factory that would cause Franz so much grief, and  have three children, Felix (in 1911),  Gerti (in 1912), and Hanne (in 1920).

1916 his youngest and most supportive sister Ottla rented the one-room cottage and offered it to him as a refuge from the noise in his Old Town apartment. During the next four months
the creative juices flowed; closeted in silence from dusk to midnight Kafka produced more than a dozen stories including The Country  Doctor, The Great Wall of China and A Report to an Academy.

Valli (1890-1942?) at age 20. In 1913 she married Josef Pollack and had Two daughters, Marianne (born 1913) and Lotte (born 1914).






 
           
"In the fight between you and the world, back the world"

"If I abandon literature, I'll cease existing."

"Someone must have been telling lies about you, because one fine morning, you wake up to find yourself in a completely new village, a different country, and after remembering your unsettling dreams, you discover that behind it all has sat a modest little crow of a man."





House number 22, the dark facade in left foreground,
was rented by Ottla to her brother. Here he wrote
many of the stories later incorporated in the
Country Doctor collection.

 
"This little woman, then, is very ill-pleased with me, she always finds something objectionable in me, I am always doing the wrong thing to her. I annoy her at every step; if a life could be cut into the smallest of small pieces and every scrap of it could be separately assessed, every scrap of my life would certainly be an offense to her"
 
   
Daniel Hornek



 "..the books we need are the kind that act upon
us like a misfortune, that make us suffer like the
death of someone we love more than ourselves,
that make us feel as though we were on the verge
of suicide, or lost in a forest remote from all
human habitation � a book should serve as
the ax for the frozen sea within us"
Franz Kafka
Franz Kafka sisters
Kafka's sisters Valli, Elli, Ottla, around 1898.
 
franz kafka house
Kafka's sisters.
Ottla born 1892, Elli born 1889 and
Valli born 1890. All three sisters were murdered
by the Nazis for being Jewish
at Lodz Ghetto and Auschwitz
 
Franz Kafka Franz portrait photographs
Two Franz portrait photographs, taken around 1899.

"Youth is happy because it has the ability to
see beauty. Anyone who keeps the ability
to see beauty never grows old."

"The actors by their presence always convince
me to my horror that most of what I�ve written about
them until now is false."
.
Franz Kafka Bar mitzvah
Bar mitzvah: June 13 1896 invitation from Hermann Kafka and wife, sent to friends announcing his son's Bar mitzvah. An important life cycle event for a young Jewish boy.
A boy is Bar Mitzvah when he reaches his thirteenth birthday, The literal meaning of Bar Mitzvah is "commandment age" or age of maturity. Historically Bar Mitzvah is the ceremonial occasion that marks the time when a young person is recognized as an adult in the Jewish community and is responsible for performing Mitzvot (commandments). For example before children are Bar Mitzvah, they do not need to fast on Yom Kippur. However after bar mitzvah, they are required to fulfill this mitzvah. At bar mitzvah they are also counted in the minyan, a quorum of ten required to conduct a service.
 
"If I write not what I speak, I speak not what I think, I think not what I ought to so my writing comes from
the deepest darkness."
"...the innocent and the guilty, both
executed without distinction in the
end.... "
Franz Kafka at age Thirteen
Franz Kafka at age Thirteen,
Bar mitzvah age.
Kafka's Last Love:., The Metamorphosis, The Trial,
     
"I need solitude for my writing;
not like a hermit - that wouldn't be enough - but like a dead man."
"Ours is a lost generation, it may be,
but it is more blameless than those  earlier generations".
Franz at age 18. In school he was a very good student; nevertheless he was always terrified of failing. "I remained convinced that I would not pass my final examinations that year, and if I did, I would not get on in the next class, and if by some swindle I could avoid even that, then I would certainly fail decisively in my graduation examination.
The truth was, however, that he didn't
even come close to flunking out.
 

This was probably Kafka's first writing table when he was
a student. It was found among the family's possessions.
"The clocks are not in unison; the inner one runs crazily on at a devilish or demonic or in any case inhuman pace, the outer one limps along at its usual speed. What else can happen but that the worlds split apart, and they do split apart, or at least clash in a fearful manner"

"A cage went in search of a bird"
 
"I was sitting once on the slope of the Hradschin. I was mulling over what I wanted my life to be. My most important, or most enthralling, desire, it seemed, was to achieve a view of life in which it would both retain its own normal, ponderous fall and rise, but at the same time be perceived as a nothingness, a dream, a hovering in the air"
Franz Kafka about 30 years old.
   
"K. felt a little forlorn as he advanced, a solitary figure between the rows of empty seats, perhaps with the priest's eyes following him; and the size of the Cathedral struck him as bordering on the limit of what human beings could bear...when he heard the priest lifting up his voice. A resonant, well-trained voice. How it rolled through the expectant Cathedral! But it was no congregation the priest was addressing, the words were unambiguous and inescapable, he was calling out: 'Joseph K.!'...'You are Joseph K...You are an accused man...You are held to be guilty.'"
"Life's splendor forever lies in wait about each one of us in all its fullness, but veiled from view, deep down, invisible, far off.  It is there, though, not hostile, not  reluctant, not deaf. If you summon it  by the right word, by its right name,  it will come.
 
As 1924 began, Franz's health got worse and worse.  He was forced to go to a couple of sanatoriums, and his weight plummeted. In April he went to a sanitarium in Kierling, Austria, near Vienna.  He agreed to the publication of "A Hunger Artist," with some other stories, and began proofing the galleys.  He asked Dora's rabbi father for permission to marry her, even though he was almost totally wasted away, and was turned down. But he seemed happy enough with Dora at his bedside.  He died on June 3, 1924. Dora was inconsolable.  "My love, my love, my good one!" she went around crying .
The funeral was held on June 10th at the Jewish Cemetery in Prague.
"I can prove at any time that my education tried to
make another person out of me than the one I became. It is for the harm, therefore, that my
educators could have done me in accordance with
their intentions that I reproach them; I demand from their hands the person I now am, and since they cannot give him to me, I make of my reproach and laughter a drumbeat sounding in the world beyond."
"I think we ought to read only the kind of books that  wound and stab us...We need the books that  affect us like a disaster, that grieve us deeply,  like the death
of someone we loved more than  ourselves, like being banished into forests  far from everyone,
like a suicide.

"A book must be the axe for the frozen sea inside us."
 
 
         

"Who is to confirm for me the truth
or probability of this, that it is only because of my literary mission that
I am uninterested in all other things and therefore heartless."

"My doubts stand in a circle around
every word"

In September 1909 Kafka, Max Brod, and Max brother Otto vacationed in Riva on Lake Garda. Kafka (right) and Otto in a snapshot taken by Max Brod.
 
"I have often thought that the best mode of life for me would be to sit in the innermost room of a spacious locked cellar with my writing things and a lamp.... And how I would write! From what depths I would drag it up!
Without effort! For extreme concentration known no effort. The trouble is that I might not be able to keep it up for long, and at the first failure... would be bound to end in a grandiose fit of madness."

.

Kafka in front of the Oppelt House,
the apartment building where his
family lived. Prague, the Altstadter Ring (Old Town Square), around the time that Kafka was working on The Castle 1922
.Franz in 1906, just after receiving his doctorate in law from Charles University. He said he chose law so that it would not interfere with his mental life. Nevertheless, he never actually practiced law; instead he worked at the Worker's Accident Insurance Institute from 1908 to 1922, being put on "temporary retirement" because of his rapidly declining health..
 
.
                                   
Passport photographs 1911-1912 taken at the time Kafka began  working for the Workers Accident Insurance Company.
 
 
"Evil does not exist; once you have crossed the threshold,
all is good. Once in another world, you must hold
your tongue."
My guiding principle is this: Guilt is never to be doubted.
     
"My talent for portraying my dreamlike
inner life has thrust all other matters
into the background; my life has
dwindled dreadfully, nor will it
cease to dwindle."
."There is a goal, but no way; what we call
a way is hesitation."
 
Kafka with bowler hat.
         
 
"You can hold yourself back from the sufferings of the world, that is something you are free to do and it accords with your nature,
but perhaps this very holding back
is the one suffering you could avoid".
"From a certain point onward there is no longer any turning back. That is the point that must be reached."
 

Drawings by Kafka
According to Max Brod, Kafka was already drawing sketches as a university student, doodling in the margins of his scripts
 
"I represent the negative elements."


My peers, lately, have found companionship through means of intoxication--it makes them sociable.
I, however, cannot force myself to
use drugs to cheat on my  loneliness--it is all that I have--and
when the drugs and alcohol dissipate,
will be all that my peers have as well.

Sketch by Friedrich Feigl of Kafka reading the "The Bucker Rider" at a private gathering in Prague. This is the single artistic representation of Kafka made during his life.
 

The first lines of the 1904 manuscript, Description
 of a Struggle.

"And the people in their finery
Walk unsteadily over the gravel
Under the enormous sky Which,
from hills in the distance,
Arches over to distant hills".
   

Class photograph 1898,with school director Frank (left) and
head master Emil Gschwind (right). Kafka is second from left in
the top row. His friends: Paul Kisch (on his right), with whom he later planned to pursue German studies: Oskar Pollak (second row from top, second from left), his closest friend until he entered  the university: Rudolf Illowy (third row from top, far left), with whom he discussed socialism: Hugo Bergmann (third row from top, third left), a Zionist: Ewald Felix Pribram (third row from top, far right), an atheist, also a very close friend
 
"All human errors are impatience, a premature breaking off of methodical procedure, an apparent fencing-in of what is apparently at issue"

"The life of society moves in a circle.
Only those burdened with a common
affliction understand each other"
A Isaac (Yichzak) Löwy (pronounced Levy), Kafka's Jewish  Yiddish actor friend, whom he met in 1911 when a Yiddish acting troupe came to Prague, and he became very interested in the plays, going to see them whenever there was a performance on. The Twobecame close friends and Löwy would tell Kafka about his Eastern Jewish upbringing in Poland, which Kafka found very interesting.
 
Anyone who cannot come to terms
with his life while he is alive needs
one hand to ward off a little his despair over his fate . . . but with his other
hand he can note down what he sees among the ruins".
"The experience of life consists of the experience which the spirit has of itself in matter and as matter, in mind and
as mind, in emotion, as emotion, etc."
 
Kafka's mother and Kafka's
Sister Valli in Franzensbad
 
Franz Kafka lived in this building
Franz Kafka lived at one time i
Franz Kafka lived in this building, called the House at the
Minute, near Old Town Square, from 1889 to 1896.
Franz Kafka lived at one time in a house behind the
Church of Our Lady of Tyn.
   
On the left, House at the Stone Madonna, also called the Storch house, has painting of St. Wenceslas on horseback.
On the right, House of the Stone Ram is where
Albert Einstein played his violin for Franz Kafka when
he was a professor at Prague German University
1911 - 1912
   

.,
Plaque marks spot where Franz Kafka was born on
July 3, 1883 above the Batalion Schnapps bar at the
corner of Maiselova and Kaprova streets. The original
building has long since been torn down.
Window in the Old Jewish Town Hall.
 
"If one has the strength to look at things unceasingly, so to speak without blinking, one sees a great deal; but if one falters only once
and shuts one's eyes, everything slips away into darkness"


The Jewish cemetery in the far left
background, the grave of Kafka's
grandfather Jakob.

.


"Writing is a deeper sleep than death.
Just as one  wouldn't pull a corpse from its grave,
I can't be  dragged from my desk at night.
.
Franz Kafka grave
.Kafka's grave in the Jewish Straschnitz Cemetery
in Prague. Kafka's parents were buried in the same plot,
the Father in 1931,  the Mother in 1934.

Franz Kafka Kafka's Death notice
-Kafka's Death notice in Czech and German-
In deepest sorrow we announce that our son, Doctor of Law Franz Kafka died on June 3 1924, in the Kierlin Sanatorium
near Vienna. The burial will take place on Wednesday afternoon, June 11, at 3:45, at the Jewish Cemetery in Straschnitz.
Prague, June 10, 1924. Hermann and Julia Kafka, in the name of the bereaved family. We request that there be no
visits of condolence.
Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları :
Commons'ta Franz Kafka ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.
Vikisöz'de Franz Kafka ile ilgili özlü sözler bulunmaktadır.

1 yorum:

  1. Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı.

    YanıtlaSil